Trump ve ilk gün kararnameleri

Trump, etrafında kümelenen ve en az kendisi kadar öngörülemezlikleriyle bilinen ekibiyle, ABD'yi içerde ve dışarda daha kutuplaşmış bir hale getirirken, içerde ve dışarda işçi ve emekçileri sadece ABD’ye karşı değil, kapitalist sisteme karşı zorlu bir mücadele süreci bekliyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 25 Ocak 2025
  • 13:30

ABD Başkanı Donald Trump, ikinci dönemine başlarken şaşırtıcı bir hızla harekete geçti. Trump, ilk gününde eli uyuşana dek 200 kararnameye imza atarak ABD sınırlarını aşan iç ve dış politika kapsamlı bir değişim sürecini başlattı.

Bu adımlar, Trump'ın "öngörülemez deli başkan" kimliğini pekiştirirken ABD'nin ulusal ve uluslararası arenadaki rolünü yeniden tanımlamaya yönelik agresif bir strateji ortaya koyuyor.

Öngörülemezlik, çoğu zaman bir liderin stratejisinin en tehlikeli boyutudur.

Ancak bu strateji, söz konusu Donald Trump olduğunda, bilinçli bir tercihe dönüşerek bir yönetim biçimi haline gelmiştir. ABD'nin ulusal ve uluslararası politikalarını “altüst” eden bu yaklaşım, yalnızca bireysel bir egonun ürünü değil, aynı zamanda kapitalist sistemin bir tercihi olarak öne çıkıyor.

İç politika

Trump'ın kararnamelerinin iç politika boyutu, ABD’de ırkçılığı körükleyen sağa doğru keskin bir kayışı tetikliyor.

Kamu kurumlarında çalışan memurların ve bürokratların işten çıkarılmasını kolaylaştıran ve "istendiği an işten çıkarılabilir" bir iş yasası oluşturmaya çalışıyor. Bürokrat ve memurlarla başlatılan bu istikrarsızlaştırma sürecin genişletilerek işçi ve emekçileri de kapsayacağını öngörmek için kâin olmaya gerek yok.  

Kamu sektöründeki bu dönüşüm, devlet aygıtını “parti devleti” olarak yeniden yapılandırılarak tüm kurumlarıyla tahakküm altına almanın çabası olarak görülüyor.

Buna paralel, Meksika sınırında olağanüstü hal ilanı ve iltica başvurularını donduran kararlar, ülkedeki göçmenlerin şartlarını daha da zorlaştırdı.

Doğum yoluyla vatandaşlık hakkının kaldırılması yönündeki çalışmalar, özellikle kağıtsızlar ve mülteciler için ciddi sorunlar yaratacaktır.

Bu adım, ABD Anayasası'na aykırılık nedeniyle hukuki itirazlarla neden olsa da Trump ve ekibi şimdilik geri adım atacaklarmış gibi görünmüyor.

Trump'ın dikkat çeken bir diğer adımı, 6 Ocak 2021'de Kongre Binası'nı basan 1.600 aşırı sağcı-faşist protestocuyu affetmesi oldu.

Bu karar, faşist milis gruplarının yükselmesine ve muhalif grupları, özellikle göçmenleri hedef alan şiddet eylemlerinin önünü açmaktadır.  

Yenilenebilir enerjiden fosil yakıtlara dönüş Trump’ın bir seçim vaadiydi ve vaat ilk gün kararnameleri arasında yer aldı.

Enerji politikaları Trump'ın görüşleri doğrultusunda yeniden şekillendirilecek. Yenilenebilir enerji kaynakları yerine fosil yakıtlara yönelme kararlılığı, Alaska ve kıyı sularında sondaj çalışmalarını yeniden başlatma kararlığıyla pekiştiriliyor.

Çevre koruma düzenlemelerinin kaldırılması ve Paris İklim Anlaşması'ndan çekilme kararı, Trump'ın iklim krizine yaklaşımını ortaya koyuyor.

Dış politikada agresif hegemonya

Trump’lı ABD’nin, dış politikada "önce Amerika" anlayışının gereği olarak, uluslararası anlaşmalardan ve sorumluluklardan çekileceği bekleniyordu.

Paris İklim Anlaşması'ndan, Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) çekilme ve küresel asgari vergi anlaşmasının iptali, dikkat çeken kararnameler olarak öne çıkıyor.

Kalkınma yardımlarını dondurma ve yeni gümrük kararları ise Trump'ın sade zenginlerin kasalarını doldurmaya yarayan ırkçı-milliyetçi “Önce Amerika” tezini özetliyor.

Kanada, Avrupa ve dünyanın birçok ülkesine uygulanması beklenen ek gümrük vergileri Trump’ın ticaret şantajlarını gösteriyor.

Bu adım, ABD'nin eski müttefiklerinden "haraç alma” girişimi olarak yorumlanıyor. Avrupa başta olmak üzere, bu ticari yaptırımlardan zarar gören ülkeler için Trump'ın politikaları, uzun vadede ciddi ekonomik ve siyasi maliyetler doğuracağı açık.

Trump’ın inandırıcılıktan uzak, “Gelir gelmez 24 saat içinde sürmekte olan savaşları bitireceğim” sözü ise ilk gün kararnameleri arasında yer almasa da, Küba’yı yeniden terör listesine alarak, Filistin’de “illegal yerleşimcilere” öngörülen yaptırımları kaldırarak, Rusya ve Ukrayna savaşının sürdürüleceğine olan eğilimle eskiden bir yeninin çıkmayacağını, eskinin daha da alevleneceğini gösteriyor.

Trump’ın "Deli Başkan" stratejisi

Trump'ın bu kararları, alışılmışın aksine agresif ve öngörülemezliği bilinçli bir yönelim olarak tercih ediliyor ve öne çıkarılıyor.

Hem ABD'nin içinde hem de dışında gerilim yaratan bu hamleler, küresel dengeleri sarsma potansiyeli taşıyor.

Bu agresif tutum, Trump'ın özellikle kendi destekçi kitlesi arasında popülaritesini artırmakla kalmıyor. Yine bilinçli bir tercih olarak toplumsal kutuplaşmayı da derinleştiriyor.

Sonuç olarak, Trump, etrafında kümelenen ve en az kendisi kadar öngörülemezlikleriyle bilinen ekibiyle, ABD'yi içerde ve dışarda daha kutuplaşmış bir hale getirirken, içerde ve dışarda işçi ve emekçileri sadece ABD’ye karşı değil, kapitalist sisteme karşı zorlu bir mücadele süreci bekliyor.