Umutsuzluğu yere çalmak

Didim'de tutuklanan sınıf devrimcilerinden DEV TEKSTİL genel başkan yardımcısı Fatma Alökmen, yazdığı mektupla işçilere seslendi ve "Biz milyonlarız onlar bir avuç yeter ki bir araya gelelim" dedi.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 23 Şubat 2025
  • 20:00

İşçi emekçiler yoğun baskı altında, insanlık dışı çalışma koşullarına maruz kalırken günden güne eriyen ücretleriyle hayatlarını idame ettirmeye çalışıyorlar. İşçi ve emekçilerin boğazlarından geçen lokmalar küçülüyor, ama kapitalistler bizleri daha azına razı etmek, daha kötüsüne tabi kılmak istiyorlar.

Ülkede bir yanda servetine servet katanlar var. Öte yanda yoksulluk ve sefaletleri her geçen gün daha da derinleşenler. Ekonomik koşullar belimizi bükerken iktidar yargı sopası ve polis zoru ile bizi terbiye etmeye, bu karanlık tabloya mahkûm etmeye çalışıyor. Yalnız bizleri mi? Hayır kendine muhalif kim var kim yoksa içeri atacak elinden gelse. Direnen nerede bir işçi varsa başında polisi jandarması hemen bitiveriyor. Grevler Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle yasaklanıyor. Mücadelemizin kendisi suç sayılıyor ve baş eğdirilmek isteniyoruz. Yaşadıklarımızın kader olduğuna inanmamız, başka türlüsünü hayal bile etmemiz ve yaşanılan her kötülükten daha bıkkın daha teslim olarak çıkmamız isteniyor.

İşçilerin çoğu haber bile izlemek istemiyor artık. Bir otel faciası yaşanıyor, insanlar diri diri yanarak can veriyor. İhmaller araştırılacak, suçlular ortaya çıkarılacak yerde tüm sorumlular birbirini suçluyor. Sonra kavga büyüyor, sorunun nereden kaynakladığı, suçlunun kim olduğu toz duman arasında kayboluyor.

Kadınlar öldürülüyor, sokak ortasında, evde, bir otel odasının penceresinden aşağıya atılarak… Neredeyse öldürülen kadınlar suçlu çıkarılıyor. Esas failden hesap soramayanlar birbirini, oda olmayınca maktulü suçlu buluyor. O kadar kolay ki bu ülkede kadınların öldürülmesi, kadın cinayeti haberi okumadığımız bir günümüz dahi yok.

Ya iş cinayetleri! Çalışma koşulları kötüleşip baskı ve mobbing artıkça, eve ekmek götürmenin yolu daha fazla çalışmak oldukça ve kapitalistler üç kuruşluk önlemden bile “masraf diye” kaçtıkça her an vurulabileceğiniz bir savaş alanına dönüşüyor fabrikalar.

Savaşları katliamları izliyoruz her gün. Filistin’de ya da Ukrayna’da ya da dünyanın başka bir yerinde. Katliamlar bir film şeridine dönüşüyor.  Kayıtsızlık içten içe bizi kemiriyor. Sessizce izlemek ya da başımızı başka yöne çevirmek kurtuluş haline geliyor.

Daha iyi çalışma ve yaşam koşulları için harekete geçiyoruz ve örgütleniyoruz. Sözde yasal hakkımız ama hemen itiraz ediyor kapitalistler. Hakkını isteyen bilinçlenmeye örgütlenme çalışan işçiyi kapının önüne koyuyor. Yakın zamanda İzmir serbest bölgedeki DİGEL fabrikasında örgütlendi işçiler. Sefalet ücretine karşı ayağa kalktılar, sonra güçlerini sendikal örgütlemede birleştirdiler. “Çok saygın” Alman sermayesi ne yaptı, itiraz etti. Gerekçelerin yalan olduğunu herkes bildiği halde. Yasa, hukuk, kural, kanun “hepsinin üstündeyim” diyor. “Ben buraya ucuz iş gücü var diye geldim, sendika isteseydim Almaya’da kalırdım” diyecek kadar arsız.

Hal böyle iken çalışma bakanı çıkıyor televizyonlara “işçilerde tükenmişlik sendromu var, çalışma başlatacağız” diyor. Komisyonlarda verilecek desteklerden filan bahsediyor. Çalışma başlatacaksanız, fabrikaları denetleyin ölümler olmasın diye. Çalışma başlatacaksanız, işçilere insanca yaşanabilir bir ücret verin. Kendileri ve çocuklarının geleceği için endişelenmesinin işçiler. Mobbingi tacizi engelleyin. İşçilerin haklarını gasp etmeye son verin! Ama tabi ki bunlar değil bakanın derdi. O işçilerin yaşamlarını tüketenin kendi sistemi olduğunun gayet iyi biliyor. Toplumsal yıkımın sorumluları lütfedip bize verilecek psikolojik desteklerden bahsediyor.

İşçiler, emekçiler, dostlar kimse bize iyi bir yaşam sunmaz bu düzende. Bizi boğan bu kararlıktan ancak mücadele ederek çıkabiliriz. Ne zaman sesimiz daha gür çıkar. Tüm dünyayı var eden ellerimiz bir araya gelir o zaman aydınlığa kavuşuruz. Biz milyonlarız onlar bir avuç yeter ki bir araya gelelim. Önce bize yaydıkları umutsuzluktan başlayarak onları güçlü kılan ne varsa yıkıp atalım. Buna gücümüz var ve istersek yapabiliriz. 

Bize aydınlık günleri getirecek mücadele alanlarında buluşmak dileğiyle 

09.02.25

DEVTEKSTİL Genel Başkan yardımcısı Fatma Alökmen

İzmir Kapalı Ceza İnfaz Kurumu A-8

Şakran, Aliağa/ İzmir