​“​​Şam’ın Ankara’ya bağımlılığı azaldı”

Fehim Taştekin, Erdoğan yönetiminin ‘Suriye’de zafer’ havasının yerini sessizliğe bırakmasına dair soruları yanıtladı.

  • Haber
  • |
  • Basın derleme
  • |
  • 22 Şubat 2025
  • 19:30

Türkiye; Heyet Tahrir el Şam yani HTŞ’nin Suriye’de iktidarı ele geçirmesinin ardından “zafer” ilan etti, hatta “Bin yıllık rüya gerçekleşti” manşetleri attı. Türkiye’nin hâlâ terör örgütü listesinde yer alan Heyet Tahrir el Şam’ın (HTŞ) Lideri Ebu Muhammed Colani (Ahmed Şara) Türkiye’ye geldi, Saray’da Erdoğan ile görüştü. HTŞ Lideri Colani, Erdoğan’a “Sayın Cumhurbaşkanı” diye hitap ederken Erdoğan, “Kardeşim Şara” ifadelerini kullandı. Erdoğan’ın “Bilhassa Suriye’nin kuzeydoğusunu işgal altında tutan bölücü terör örgütü ve yandaşlarına karşı atılacak adımları mütalaa ettik” derken Colani, “Toplantımızda tehditleri ele aldık” ifadeleri ile Suriye’nin kuzey ve doğusundaki Suriye Demokratik Güçleri (SDG) varlığına dair somut ifadeler kullanmadı. Bu görüşmenin ardından iktidarda zafer havasının yerini büyük bir sessizlik aldı. Peki bu sessizlik neden? Suriye’yi yakından takip eden Gazeteci Fehim Taştekin soruları yanıtladı.

‘Osmanlı edasıyla Şam’a gitmesi mümkün değil’

“Suriye’de yeni bir rejim inşa ederken kendileri de tek çiçekle baharın gelmeyeceğini biliyor” diyen Taştekin, Türkiye’nin tek başına belirleyici olması, zaferi kendine mal etmesi ve yeni Osmanlı edasıyla Şam’a gitmesinin mümkün olmadığını belirtti.

Taştekin “Bu hava hem Suriye içinde hem de bölgede ters tepiyor. ‘İran gitti, Türkiye geldi’ algısı oluşuyor ki bu da Erdoğan’ın hevesleri önünde yeni bariyerlere neden oluyor” dedi. HTŞ’nin İdlib’de olduğu dönem tamamen Türkiye’ye bağımlı olduğunu hatırlatan Taştekin, “Şimdi alternatifleri çoğaldı. Üstelik hızla tanınıyor ve uluslararası meşruiyet kazanıyor. Haliyle Türkiye’ye bağımlılıkları azalıyor. Suriye rekabet alanına dönüşürken, her şeyi Türkiye’nin kontrol edebilmesi mümkün değil. Şimdi bunu muhalifler ‘Erdoğan istediğini alamadı, sesini kesti’ diye yorumluyor. Fakat bu bakış açısı da kendi içinde manipülatif. Çünkü HTŞ’nin ilişkilerini çeşitlendirmesinin Ankara’nın tercihleriyle çatıştığı çıkarımı gerçekçi değil.”

Ankara, Şam’ın diğer tercihlerinden de faydalanmak istiyor

Bunun nasıl olduğunu sorduğumuzda, HTŞ’nin Körfez ülkeleri ya da Batı ile ilişkilerinin Ankara’nın Suriye’deki yeniden inşada yer alma planları için bir zorunluluk olduğunun altını çizen Taştekin, şöyle devam ediyor: “Rekabet var ama Ankara’nın buna rekabetin ötesinde baktığını zannediyorum. Muhtemelen ‘Suriye’ye fonlar akacak, yaptırımlar kalkacak, HTŞ terör örgütleri listesinden çıkacak, Colani yönetimi kabul görecek ve biz de buradan nasipleneceğiz, sığınmacıları döndürecek koşulları yaratacağız, hep birlikte kazanacağız’ diye bakıyor” ifadelerine yer verdi.

Ankara’nın bel bağladığı üç konu

“Bu sessizliğin SDG-HTŞ ile ilgisi var mı?​” sorusuna ise Taştekin şöyle cevap veriyor: “Türkiye Trump gelinceye ve Şam’da iktidar oluşuncaya kadar sahada koşulları SDG aleyhine değiştirmeyi denedi. Ama Türkiye doğrudan askeri harekat geliştiremedi. SMO ile yürüttüğü operasyonlar da Tişrin Barajı ve Karakozak Köprüsü’nü aşamadı. Bu koşullarda Ankara üç şeye bel bağladı: SDG’yi halletmeyi Şam’a havale etmeye meyletti; Erdoğan’ın Trump’la yapacağı görüşmeyi bekleme moduna girdi ve İmralı’dan bir özerk yönetimi feshetmeye yönelik bir çağrı çıkarma çabasına girdi. Bir taraftan da HTŞ ile SDG arasındaki görüşmelerde arka planda kendi koşullarını dayatma stratejisi izliyor. Sanırım bu belirsiz süreç biraz sessiz kalmayı gerektiriyor.”

‘Türkiye gümrük vergilerini sıfırlamayı umuyor’

Tüm bunlar olurken Suriye’de HTŞ’nin tüm sınır kapılarında 11 Ocak’tan bu yana gümrük mevzuatı uygulamaya başlaması sonrasında Türkiye’den ithal edilen malların gümrük vergisinde yüzde 300 ile 500’e varan artış yaşandı, sınırda tır kuyrukları oluştu. Ticaret Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı görüşmelerinin devam ettiğini açıkladı. Taştekin konunun “Tüm gümrük kapılarında tarifeleri eşitlemekle ilgili” olduğunu söyleyerek “Türkiye kapılarında normal bir gümrük rejimi yoktu, tarifeler diğer kapılarla eşitlendi ve Türkiye’den ithalatın maliyeti arttı. Ankara bu yüzden fazla ses çıkaramıyor” dedi. Fehim Taştekin, Türkiye’nin 2011’de askıya alınan serbest ticaret anlaşmasının koşullarına göre aşamalı olarak gümrük tariflerini sıfırlamayı umduğunu belirterek “Bu konuyu Şam’da yeni hükümet kuruluncaya kadar karara bağlamaları zor” görüşlerini dile getirdi.

Gözde Tüzer- Evrensel / 22.02.25