AKP Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş, yandaş Kanal 7'de katıldığı canlı yayında emekçiyle alenen dalga geçen sözler söyledi. Can sıkıcı bir uzunlukta olsa da Elitaş’ın sözleri şöyle:
"Diyelim ki 22 bin 100 lira veya 30 bin lira maaş alan bir kişiye 10 bin lira zam yaptığınızda; bunun 3 bin lirasını harcayayım, 7 bin lirasıyla tasarruf edeyim demez. 10 bin lira veya daha fazla olsa 15 bin lira da yapılsa eskiden kalmış eksik gördüğü ihtiyaçlarını bir an önce gidermenin yoluna gider.
Dolayısıyla mal ve fiyat dengesini altüst ederek enflasyona baskı unsuru ve refah seviyesini ilk anda mutluluk yaşatır ama gelecek süreçlerde mutsuzluk yaşatır. Enflasyonun düşmesiyle birlikte normal şartlarda iyileşmenin dağıtılması gerekir. İyileşmeyi o şekilde dağıtmadığınız halde dengeyi bozmuş olursunuz."
Açlık sınırının daha Ocak ayında asgari ücreti geçtiği koşullarda bu sözleri söylüyor Elitaş. Bu konuşmanın ciddiye alınabilecek tek bir sözcüğü bile yok. Çünkü emekçiye 10 bin lira fazla verilse emekçinin bir kuruşunu bile ayırma imkânı yok. Emekçi eksik kalan ihtiyacını karşılamadan önce biriken borçlarını ödeyecek bu parayla. Elitaş bunu bilmiyor olamaz. Bile bile bu cümleleri kuruyor, kendince sermaye sınıfının çıkarları için uygulanan ekonomi programına “makul” gerekçeler bulmaya çalışıyor.
Elitaş’ın yaptığı vurgular yeni değil. Özellikle Mehmet Şimşek Hazine ve Maliye Bakanı olduktan sonra AKP’liler “ücretleri arttırmak, enflasyona neden olur” teranesini ağızlarına sakız ettiler. Bu söylenenin, böyle bir enflasyonla mücadele programının emekçiler için zerrece bir değeri yok. Yoksulluk sınırının 70 bini geçtiği koşullarda asgari ücrete 10 bin değil 20 bin zam yapılsa bile emekçi bu parayı temel tüketim ürünlerine kıt kanaat yettirebilir. Öte yandan emekçi borçla da olsa bu ürünlerin alabildiği kadarını almak zorundadır. İktidar talebi düşürüp bunun yansımasını enflasyonun düşmesi olarak pazarlama peşinde.
Milyonlarca emekçiye yapılacak 10 bin lira zammın toplam tutarı sermaye gruplarına verilen teşviklerin, yollara, köprülere vb.’ne yapılan ödemelerin varlığına rağmen gözüne batıyor. Sarayın çöpünün bile devasa bir maliyeti var. İki, üç maaş alan yığınla yandaş bürokrat var. Erdoğan ve bakanların gezileri milyonlarca dolar tutuyor. Sermayeye safahat, emekçiye açlık düzeninin bir parçası olan Elitaş bunları yok sayıp asgari ücreti 10 bin artırmanın piyasaları alt üst edeceğini söylüyor. Meseleyi manüple ediyor, yaşanan krizin sorumlusu olarak açlık sınırında yaşayan milyonları gösteriyor. İlk okul düzeyi matematik hesaplarıyla da alttan alta dalga geçmeyi de ihmal etmiyor.
Elitaş gibiler emekçilerle dalga geçebilecek gücü nereden buluyor? Emekçilerin toplam sessizliğinden… İktidar enflasyonla mücadele adı altında ücretlilere açlık ve sefalet dayatıyor. Sermaye sınıfının karlarına, kendi rant düzeninin nimetlerine dokunamayanlar faturayı işçi sınıfı ve emekçilere kesiyor. Elitaş gibilere de bu gerçeği görünmez kılmak görevi düşüyor.