Emperyalist rekabetin yeni cephesi: Yapay Zekâ

Yapay zekâ teknolojisi üzerinden süren rekabet, emperyalist güçler arasındaki çelişki ve çatışmaları kaçınılmaz olarak sertleştirecektir.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Dünya
  • |
  • 06 Şubat 2025
  • 19:00

ABD ile Çin arasında süregelen emperyalist rekabet, yapay zekâ teknolojileri üzerinden yeni bir safhaya ulaşmış görünüyor.

Çin merkezli DeepSeek şirketinin piyasaya yaptığı hızlı girişin sarsıntıları devam ederken, Çinli şirketlerden Alibaba’nın yaptığı iddialı çıkış ise piyasalarda adeta deprem etkisi yarattı. DeepSeek’in geliştirdiği büyük dil modelleri, yalnızca teknik bir yenilik değil, ABD merkezli teknoloji tekellerine doğrudan bir meydan okumadır aynı zamanda. Kapitalizmin krizlerinin derinleştiği bir dönemde yapay zekâ, sermaye yoğunlaşmasının ve emperyalist hegemonya mücadelesinin anahtar unsurlarından biri haline geldi.

DeepSeek’in düşük maliyetli açık kaynaklı yapay zekâ modelleri, ABD merkezli tekellerin kârlarını sarsarak piyasalardaki dengeleri değiştirdi.

ABD sermayesi, özellikle de Nvidia gibi çip üreticileri ile OpenAI gibi teknoloji devleri, yapay zekâ alanındaki üstünlüklerini sürdürmek için büyük ölçekli yatırımlar yaparken, Çin’in çok daha az maliyetle üstün bir verimlilik elde etmesi emperyalist rekabetin yeni boyutlarını ortaya koydu.

DeepSeek’in son modelinin piyasaya sürülmesiyle Nvidia’nın hisse senetlerinde yaşanan büyük düşüş, Amerikalı sermayedarları paniğe sürükledi.

ABD’nin yapay zekâ teknolojisini bir hegemonya aracı olarak kullanma stratejisi, Trump döneminde uygulamaya konulan çip ambargoları ve ticaret kısıtlamalarıyla ivme kazanmıştı. Çin’in ileri yarı iletken teknolojilerine erişimi kısıtlanarak Batı sermayesinin egemenliği korunmaya çalışıldı.

Ancak DeepSeek’in düşük maliyetli güçlü çiplerle yüksek performans elde etmesi, bu stratejinin iflas ettiğini ve ABD’nin Çin’in “önlenemez” ilerleyişini durduramadığını birkez daha gösterdi.

Kapitalist üretim ilişkileri içinde yapay zekâ, sermaye birikimini hızlandıran bir araç olarak kullanılırken, Çin’in “açık kaynak” yaklaşımı ABD’nin kapalı ve tekelci sistemini zorluyor.

ABD ile Çin arasındaki teknoloji savaşı şiddetleniyor

DeepSeek’in başarısı yalnızca teknolojik bir yenilik değil, aynı zamanda küresel algı ve anlatı savaşında önemli bir hamle olarak değerlendiriliyor. ABD, yapay zekâ alanındaki hakimiyetini korumak için “özel mülkiyetin korunmasına” dayalı, kapalı sistemleri savunurken, Çin’in açık kaynaklı modellerle bu tekeli kırmaya çalışması emperyalist kamplaşmayı keskinleştiriyor.

ABD merkezli şirketler, yapay zekâ modellerini yüksek ücretlerle piyasaya sürerken, Çin, DeepSeek ve Alibaba gibi şirketler aracılığıyla gelişmiş yapay zekâ sistemlerini ücretsiz erişime açan bir strateji izliyor ve “önlenemez” ilerleyişini sürdürüyor.

DeepSeek’in ardından Alibaba’nın daha başarılı olduğunu iddia ettiği Qwen2.5-Max adlı modelini duyurması, Çin’in bu alandaki yükselişinin hız kesmeden devam ettiğini gösteriyor. Öte yandan, OpenAI ChatGPT’nin kullanıcıdan aylık 200 dolar talep ederken, DeepSeek ve Alibaba’nın gelişmiş yapay zekâ modellerini ücretsiz olarak kullanıcıya sunması, teknoloji savaşında paradigmayı da değiştiriyor.

Çalıntı iddiaları

ABD yönetimi ve Batı sermayesi, DeepSeek’in OpenAI’dan çalıntı veri kullanarak model geliştirdiği iddiasıyla Çinli şirketleri karalamaya çalışırken, bu propagandanın ticaret savaşlarının ve emperyalist rekabetin bir parçası olduğu açıktır.

ABD, Çin’in yapay zekâ şirketlerinin önünü kesmek için ticaret savaşlarını daha da kızıştırırken, yeni yaptırımlar ve ithalat kısıtlamalarıyla Çin’e baskı kurmaya çalışıyor.

Ancak mesele yalnızca çip tedariki veya sermaye yatırımlarıyla sınırlı değil. Emperyalist güçler için yapay zekâ, ekonomik rekabetin ötesinde askeri ve jeopolitik bir araç olarak da değerlendiriliyor.

ABD ve Batı, kendi şirketlerini “etik ve yenilikçi” olarak tanıtırken, Çin’in yapay zekâ hamlelerini “güvenlik tehdidi” diye karalayarak küresel anlatı ve algıyı şekillendirmeye çalışıyor. Teknolojik üstünlük, emperyalist sistem içinde ekonomik ve politik tahakküm kurmanın bir aracı olarak kullanılıyor.

Çinli yapay zekâ şirketi DeepSeek, ABD ve Avrupa teknoloji hisselerinde yarattığı sarsıntı ile 2 trilyon dolar kayba neden oldu. Konun uzmanları, DeepSeek’in sadece yapay zekâyı ucuzlatmadığını, paradigmayı da değiştirdiğini savunuyor.

Bu gelişmeler ABD ile Çin arasındaki yapay zekâ rekabetini daha da şiddetlendirdi. ABD’nin DeepSeek'in yapay zekâ modelinin OpenAI'dan çalıntı olduğunu iddia etmesi, yaşanan paniğin yansımalarından biri sayılıyor.

Söz konusu iddia Beyaz Saray'ın yapay zekâ sorumlusu David Sacks'tan geldi. Microsoft ve OpenAI'ın da veri sızdırılması ihtimali üzerinde durduğu belirtildikten hemen sonra DeepSeek’e dava açıldı.

Kapitalizmin krizi ve ticaret savaşlarının yeni cephesi

Çin’in DeepSeek ve Alibaba gibi şirketler aracılığıyla yapay zekâ alanında yaptığı atılımlar, emperyalist rekabetin ve ticaret savaşlarının daha da keskinleşeceğini gösteriyor.

Kapitalizmin yapısal krizleri derinleştikçe, sermaye yeni yatırım alanları ve büyüme stratejileri arayışına giriyor.

Yapay zekâ gibi yüksek teknolojiler, sermayenin krizini aşmak, nüfuz alanlarını koruyup genişletmek için öncelik haline gelmiş durumda. Bu süreç, emperyalist güçler arasındaki çelişki ve çatışmaları da artırıyor.

ABD, emperyalist hegemonyasını sürdürebilmek için yapay zekâ alanındaki yatırımlarını artırırken, Çin’in DeepSeek ve Alibaba ile elde ettiği üstünlük, bu sürecin kaçınılmaz olarak çatışmalı bir zeminde ilerleyeceğine işaret ediyor.

Elon Musk başta olmak üzere, teknoloji devi faşist oligarkların desteği ile ABD başkanlığı koltuğuna oturan Donald Trump’ın OpenAI, Oracle ve SoftBank’ın ortak girişimi olan 500 milyar dolarlık Stargate projesini duyurarak ABD’nin bu alandaki hâkimiyetini pekiştirme hedefini ilan etmesi, Çin’in sert hamlesiyle şimdilik gölgede kalmış görünüyor.

Buna rağmen DeepSeek-R1 modelinin piyasaya sürülmesi, Alibaba’nın daha iddialı bir şekilde onu izlemesi, ABD teknoloji tekelleri için en hafif deyimle “büyük bir uyarı” niteliği taşıyor.

Yapay zekâ teknolojisi üzerinden süren rekabet, emperyalist güçler arasındaki çelişki ve çatışmaları kaçınılmaz olarak sertleştirecektir.

ABD’nin yapay zekâ sektöründeki liderliğini koruma çabalarına karşın Çin, Alibaba ve DeepSeek şirketleri aracılığıyla bu raundu kazanmış görünüyor.

Çin’in bu alandaki ilerleyişi Batı’nın teknoloji sistemini tehdit ederken, sermayenin kırılgan yapısını da gözler önüne seriyor.

Sonuç olarak DeepSeek ve Alibaba ile Çin’in yükselişi, ABD’nin yapay zekâ alanındaki tekeline ciddi bir darbe vurmuş olsa da bu rekabetin sona erdiği anlamına gelmiyor.

Kapitalizmin içsel çelişkileri, teknolojik rekabetin de sertleşmesine yol açıyor ve bu süreç küresel sistemin büyük krizlerinin derinleşmesini kaçınılmaz kılıyor.