Zelenski Ankara’da:

Emperyalizmin aparatı olmanın ağır bedeli

Çöküşün eğişine vardıklarını itiraf eden Zelenski, her biri öbüründen beter Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Suudi Arabistan rejimlerinin ayağına düştü. Zelenski ile Nazi ortaklarının sıkışık durumda olduğunu bilen bu rejimlerin şefleri, Ukrayna’dan servet sızdırmanın hesaplarını yapıyor.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 19 Şubat 2025
  • 17:00

Ukrayna’daki kukla rejimin şefi Volodimir Zelenski, üçüncü kez Türkiye’ye geldi. Ülkesinin emperyalist hegemonya savaşının arenasına çevrilmesi suçuna ortak olan Zelenski, birkez daha AKP şefi Tayyip Erdoğan’ın kapısını çaldı. Rusya ile savaşta Ukrayna’yı çöküşün eşiğine getiren Neonazi işbirlikçisi Zelenski, Erdoğan gibi yanar/döner, kaba pragmatist birinden bile medet umar hale düşmüş görünüyor.

ABD-NATO kampının Rusya’yı kuşatma stratejisi kapsamında yaptığı kışkırtmaların tetiklediği Ukrayna-Rusya savaşı 24 Şubat’ta 3. yılını dolduracak. Bu sürede ağır insan kayıpları, büyük yıkımlar ve milyonlarca kişilik göç veren Ukrayna, ABD ile AB emperyalistlerinin desteği olmadan ayakta duramayacak şekilde kötürümleştirildi. Israrla devam ettirdiği savaşın bataklığında çırpınan Zelenski rejimi, alçaltıcı bir şekilde emperyalistlere avuç açıp para ve silah dileniyor. Ukrayna’yı NATO’nun savaş cephesi haline getiren kukla rejim, bunun karşılığında aldığı “yardımı” da savaşa harcıyor. Tüm bu uşakça hizmetlere rağmen patronu ABD tarafından parya muamelesi görmeye başladı. Ukrayna’nın temsil edilmediği “barış görüşmelerini” Rusya ile başlatan Donald Trump yönetimi, Zelenski ile Nazi ortaklarının iradesini ayaklar altına almakta tereddüt etmedi.

***

Rusya ile ABD heyetlerinin Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da toplandığı sırada Ankara’ya gelen Zelenski, 18 Şubat’ta AKP şefi Erdoğan’la görüştü. Saray rejiminden silah satın alan Zelenski, Erdoğan’la çok yönlü anlaşmalar yaparak ortaklık ilişkilerini geliştirme isteğini dile getirdi. Birden fazla kez “arabulucu” olmak için hamle yapan Erdoğan’ın ise bu yöndeki hevesi kursağında kaldı. Belli ki güvenilir bir “arabulucu” kabul edilmiyor. Zira ikili oynama konusunda ölçü tanımayan Erdoğan’ın, çıkarına göre her an ip değiştirebileceğini herkes biliyor. Buna rağmen Ukrayna ile karlı ticari ilişkiler geliştirebiliyor.   

Zelenski’nin stratejik ortak diye tanımladığı Türkiye ile başta savunma/savaş sanayi olmak üzere ilişkileri güçlendirme arayışında olduğu söyleniyor. Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Suudi Arabistan'ı kapsayan geziye çıkan Zelenski’nin ilk durağı Ankara oldu. “At pazarlığı” konusunda uzman olan Erdoğan hem Ukrayna hem Rusya ile ticaret hacmini artırırken arada bir barıştan de söz ediyor. Öte yandan “Ukrayna derhal NATO’ya alınmalıdır” diye nutuk atarak, savaş ateşine benzin döküyor, savaşın sürmesini istediğini gösteriyor. Daha çok silah satma hesapları yapan bir “at tüccarı” savaşın bitmesini isteyebilir mi? 

İyice köşeye sıkışmış durumda olan Zelenski, “denize düşen yılana sarılır” misali Ortadoğu’nun Amerikancı rejimlerinden medet umuyor. Emperyalistlerden aldığı “yardımlar” savaşın yarattığı yıkımlarla derinleşen açmazlara deva olamıyor. Çöküşün eğişine vardıklarını itiraf eden Zelenski, her biri öbüründen beter Birleşik Arap Emirlikleri, Türkiye ve Suudi Arabistan rejimlerinin ayağına düştü. Zelenski ile Nazi ortaklarının sıkışık durumda olduğunu bilen bu rejimlerin şefleri, Ukrayna’dan servet sızdırmanın hesaplarını yapıyor. Bu rejimler, emperyalist efendilerini örnek alır, zayıf olanın boğazına sarılırlar. Hal böyleyken onlardan medet umması, Zelenski rejiminin nasıl bir çıkışsızlık içinde olduğunu gösteriyor.  

***

Erdoğan ve Zelenskiy, ABD Dışişleri Bakanı Marco Rubio ve Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un Riyad'daki görüşmelerinin tamamlanmasının hemen ardından basının karşısına çıktılar.Dikkat çeken nokta, Zelenski’nin Riyad’daki görüşmeleri medyadan öğrendiğini söylemesi oldu. Ukraynasız barış görüşmelerinin bir yere varmayacağını savunan Zelenski, “sürpriz” diye tanımladığı görüşmelere davet edilmediği için, Suudi Arabistan ziyaretini 10 Mart'a ertelediğini ilan etti.

Ülkesini yıkıcı bir savaşın arenası haline getirmek dahil emperyalistlere yaptığı bunca hizmete rağmen Zelenski, kendi ülkesi adına yapılan barış görüşmelerinde şimdilik saf dışı edilerek utanç verici bir duruma itildi. Uşakların ne hallere itilebileceğinin ibret verici bir örneği olan Zelenski, Trump’ın Ukrayna’nın “değerli” minerallerine el koyma isteğini de sessizlikle karşılamıştı. Ukrayna’yı hegemonya savaşının bir aracı olarak kullanan ABD, şimdi de ülkenin zenginliğini yağmalamak istediğini ilan ediyor. Emperyalist küstahlık öyle bir boyuta varmış ki, “Bizim çıkarlarımız için yürüttüğünüz savaşı finanse etmek için size yardım ettik. Şimdi borcunuzu değerli minerallerinizi bize vererek ödeyeceksiniz” diyorlar.

Zelenski para, silah askeri mühimmat dilenirken, Rusya ile görüşmelere başlayan Trump yönetimi, bir an önce Ukrayna’nın değerli minerallerini yağmalamaya başlamak istiyor. Savaşı bitirebilirse, yağma daha rahat ve uygun koşullarda yapılabilir. Zelenski’ye parya muamelesi yapan Trump, Avrupalı emperyalist dostlarını bile pazarlık masasına yaklaştırmadı. Oysa savaşın finansmanında esas faturayı ABD’den çok AB ülkeleri ödemişti. Maskelerini çöpe atan sömürgeci küstahlık, diplomasiye gerek duymadan “kararı ben veririm, yağmadan aslan payını ben alırım” diyor.

Bu tablonun yaratılmasında, ülkesinin her yönüyle yağmaya açılmasında rezil bir rol oynayan Zelenski’nin sızlanmalarını ciddiye alan yok. Ukrayna’nın yağmasından pay almak için yarışanlar arasındaki rekabetin açacağı dar bir “oyun alanı” bulabilir Zelenski. Nitekim "Barışı en çok isteyen biziz" lafları eden Zelenski, ABD'nin yanı sıra Avrupa Birliği, Türkiye ve İngiltere'nin de görüşmelere katılması gerektiğini savundu.

Riyad ayağı şimdilik aksayan ziyaretlerin de bu amaçla planlanmış olduğu görünüyor. Erdoğan’ın “Taraflar için güvenilir arabulucu biziz” türünden laflar etmesi de bu kanıyı güçlendiriyor. Ancak bunlar ne Zelenski’nin ne kokuşmuş rejiminin açmazlarını giderebilir. Ukrayna’nın savaşta yıkıma uğratılmasının ardından, “yağmacıların hoyrat ellerine terk edilmesi süreci” başlatılmıştır.