Kamuda 1 milyon çalışanın Toplu İş Sözleşmesi (TİS) süreci yakında başlayacak. Türk-İş ve Hak-İş’in taraf olacağı TİS masasının karşı tarafında ise AKP-MHP iktidarının temsilcileri oturacak. Anlaşma sağlanırsa TİS çerçeve protokolü imzalanacak. 2025 ve 2026’da kamu işçilerinin alacağı ücret belirlenmiş olacak.
Kamu TİS’leri öncesinde asgari ücret ve emekli maaşlarına yapılan artışla ortaya çıkan tablo, kamu işçilerine de sefalet ücreti dayatılacağının işaretlerini verdi. TÜİK verilerine göre 2024’te gerçekleşen enflasyonun çok altında tutulan asgari ücret artışının kamu sözleşmelerine de dayatılacağına dair emareler çoğalıyor. Zira, varlık nedeni sermayeyi korumak olan AKP’den başka bir şey beklenemez.
Diğer yandan Orta Vadeli Program (OVP) kapsamında, 2025-2026 yıllarında çalışma hayatı ve sosyal güvenlik sisteminde önemli değişiklikler yapılması öngörülüyor. Söz konusu düzenlemelerin hayata geçirilmesi durumunda esnek çalışma modelleri kamuda da yaygınlaştırılacak. Kayıt dışı istihdam azalmayacak. Sosyal güvenlik sisteminin sürdürülmesi zorlaşacak. Ekonomik ve sosyal yardımlar kısılacak.
Kamu TİS’leri yaklaşık bir milyon kamu işçisi ile ailelerini doğrudan etkileyecek. Maden iş kolunda yürürlük tarihi 1 Ocak 2023-31 Aralık 2024 olan sözleşme de sona erdi. Yeni sözleşme görüşmeleri yılın ilk çeyreğinde başlayacak. Buradan çıkacak sonuç, diğer kamu sözleşmelerinin akıbeti konusunda da ön fikir verecek.
Yürürlük tarihleri 1 Ocak 2025-31 Aralık 2026 olan TİS kapsamındaki işçilerin yaklaşık 50 bini Milli Eğitim Bakanlığı bünyesinde bulunuyor. MEB dışında Bayındırlık, Yargı Mensupları, İl Özel İdaresi, Sağlık Bakanlığı ve Karayolları işçilerinin de sözleşme görüşmeleri yapılacak.
Türk-İş içinde Koop-İş ve Harb-İş sendikalarına üye işçilerin yanı sıra, Hak-İş bünyesinde 200 bine yakın işçi de kamu TİS’leri sürecinden doğrudan etkilenecek. AKP iktidarının geçmişteki gibi zam oranlarını düşük tutma, krizin faturasını işçi sınıfı ve emekçilere ödetme noktasındaki pervasızlığı, TİS sürecinin zorlu geçeceğinin göstergesidir.
AKP iktidarı “sefalet artışı” dayatıyor!
AKP iktidarı kamu işçilerinin uğradığı ücret kaybını tartışmak istemiyor. Geçmiş kayıpları tartışmak bir yana, gelecek yıllar için ücret düşüşlerini şimdiden güvence altına almak istiyor. Kamu işçilerinin TİS’leri AKP iktidarının öngördüğü biçimde sonuçlanırsa, kamu işçisinin sefaleti derinleşecektir.
Gündeme getirilen saldırı maddelerinden bir diğeri ise esnek çalışmadır. Halen birçok kamu işyerinde fiili olarak uygulanan bu saldırı, TİS gündemine de dahil edilmiştir. AKP iktidarı çalışma sürelerinin önündeki sınırlamaların kaldırılması, hafta sonu tatilinin kısaltılması, mesai ücretlerinin düşük tutulması gibi saldırıları bu TİS’te de dayatıyor
Türk-İş şefleri mücadeleye dair tek kelime etmiyor!
Türk-İş, aylık ücretlerin TÜİK enflasyon rakamına göre değil, ENAG enflasyon rakamlarına göre yükseltilmesini istiyor. Toplu İş Sözleşmesi’nin birinci ve ikinci yıllarında işçilerin yıl boyunca ödeyecekleri gelir vergisi oranının yüzde 15 olarak belirlenmesini, yüzde 15′i aşan vergilerin ise işveren tarafından karşılanmasını öneriyor.
Türk-İş’in talepleri arasında sosyal yardımların ve yemek parasının ENAG’ın hesapladığı enflasyon oranında artırılması da var. Ayrıca kamu işçileri arasındaki maaş farkının kaldırılması, eşit işe eşit ücret ödenmesi talebi de bulunuyor.
Talepleri yüksekten açan Türk-İş ağaları, asgari bir mücadele programından ise bahsetmiyorlar. Türk-İş başkanı “diyalog içinde sorunları çözme” dışında mücadeleye dair sözde de olsa tek bir cümle kurmuyor. Bugüne kadar kamu işçilerinin toplu sözleşmeleri kapalı kapılar ardında yapılan kirli pazarlıklar sonucunda imzalanan ihanet sözleşmeleri olarak kayıtlara geçti. Kamu işçisi mücadele etmezse, sendika ağaları birkez daha ihanet sözleşmesinin altına imza atacaktır.
Kamu işçisi TİS’ine, haklarına, geleceğine sahip çıkmalıdır!
İşçi sınıfı kamuda esnek çalışmanın yerleştirilmesine kesin bir biçimde karşı durmalıdır. Burada söz konusu olan yüzyıllık kazanımların hedef alınmasıdır. Bu kazanımların kaybedilmesi, kamu işçilerinin AKP iktidarının dayatmaları karşısında savunmasız kalmasına neden olacaktır. Dolayısıyla bu maddelerin kaldırılması sözleşmenin temel talepleri arasında yer almalıdır.
Türk-İş bürokratlarının önerdiği sözleşme maddelerinin büyük bir bölümü işçi sınıfını doğrudan ilgilendiriyor. Geçmiş kayıpların giderilmesini ise kısmen de olsa içeriyor. İşçi sınıfı açısından önemli olan birçok talep, öneriler listesinde bulunuyor. Ama biliyoruz ki, sözleşme masalarında bunların hiçbir önemi ve yeri olmayacak. Çünkü boş bırakılırlarsa, o masada oturan Türk-İş şefleri bir kez daha satış sözleşmesine imza atacaktır.
Kamu işçileri TİS’lerine sahip çıkmalı, şimdiden TİS komitelerini oluşturmalıdır. TİS komiteleri işçi sınıfının bu sürece aktif katılımını sağlayacağı için yaşamsal önemdedir. TİS komiteleri, aynı zamanda sermayenin dayatmalarına karşı eylemli bir duruş geliştirmenin de önünü açacaktır.
TİS komiteleri taleplerin belirlenmesinden diğer işyerleri ve işkollarıyla koordinasyonun sağlanmasına, eylem sürecinin planlanmasından eylem ve etkinlik örgütlemeye ve sürecin her aşamasının yakın takibi ve denetimine kadar bir dizi sorumluluğu üstlenmelidir. Komiteler sendikal kademelerden bağımsız olmalı, ancak sendikal olanakları da sonuna kadar kullanmalıdır.
Kamu TİS’leri sürecinin örgütlenmesinde ilerici-öncü işçilere de büyük görev ve sorumluluklar düşüyor. Bu görev ve sorumlulukları layıkıyla yerine getirmek, insanca çalışma ve yaşam koşullarına ulaşmanın yanısıra, sınıfa karşı sorumluluğun da temel gereklerinden biridir.
H. Yağmur