Kan emiciler görev başında!

Katliamın üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ depremzedelerin birçok sorunu devam ediyor. Barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlar dahi karşılanmıyor. Ancak sermayedarlar burayı bir rant ve kar alanına çevirebilmek için ellerini ovuşturuyorlar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 15 Şubat 2025
  • 18:00

6 Şubat depremlerinde binlerce insan hayatını kaybetti, milyonlarca insan evsiz kaldı, birçok şehirde yaşam alt üst oldu. Katliamın üzerinden iki yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ depremzedelerin birçok sorunu devam ediyor. Barınma, beslenme gibi temel ihtiyaçlar dahi karşılanmıyor. Ancak sermayedarlar burayı bir rant ve kar alanına çevirebilmek için ellerini ovuşturuyorlar. Sermayedarların iktidardan deprem bölgesine yönelik istemleri ile depremzedelerin sorunlarına bakıldığında, büyük bir çelişki gözler önüne seriliyor.

Sanayi odalarıyla ilişkili bir kuruluş olan Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) tarafından hazırlanan raporda, deprem bölgesinin yeniden yapılanması için geniş ölçekli yatırımlarla birlikte yeni sanayi havzaları oluşturulması talep ediliyor.

Bu çerçevede deprem bölgesinde yer alan şehirlerin iki yıllık ticari ve ekonomik bilançosu yayımlandı. Buna göre, Antep ve Adıyaman gibi illerde şirket kapanmalarında ciddi artış olurken, diğer illerde azalmalar yaşandı. Bölgelerin toplam ihracatı düşerken, yalnızca Şanlıurfa ve Kilis’te ihracat oranı yükseldi.

Raporda, sermaye iktidarının teşvikleriyle kamu yatırımları ve inşaat sektöründe gelişme yaşanırken, sanayi ve ticaret alanında eksikliklerin olduğu kaydediliyor. Deprem bölgesinde yaşanan göçlerin istihdam yapısında dalgalanmalara yol açtığından, uzun vadeli kalkınma planı için yeni stratejilerin gerekliliğinden söz ediliyor. Bu çerçevede Konya, Ankara, Mersin, Kayseri, Antep illerini kapsayacak yeni bir sanayi havzasının açılmasıyla Marmara Bölgesine olan bağımlılığın ortadan kalkacağı belirtiliyor, vb...

Oysa, depremden zarar gören milyonlarca insan hala konteynerlerde yaşamaya devam ediyor. Bu insanlar temel ihtiyaçlarını karşılamakta ve barınmakta zorlanıyorlar. Tüm bunlar orta yerde dururken, kapitalist gruplar büyük ölçekli sanayi yatırımları talep ediyorlar. Bir tarafta hayatta kalabilmek için mücadele veren insanlar, diğer tarafta deprem bölgelerinin nasıl yeni bir kar ve rant alanı haline getirilebileceğine ilişkin planlar...

İki yıllık toplam bilançoya bakıldığında, tablo ortadadır. Depremzedelerin en hayati ihtiyaçları bile karşılanmazken, iktidar sermaye gruplarına teşvikler yağdırmaya devam ediyor. Açgözlü kapitalistlerin ihtiyaç ve çıkarları, depremin fiziksel etkilerinin kaldırılması ve insanların temel gereksinimlerinin karşılanmasının önüne geçiyor.

Deprem sonrasında yükseltilen “devlet nerede” sorusu kitlelerin tepkisini ortaya koyuyordu. Tepkilerin odağı olduğu halde, sermaye devletinin tek derdi ise sermayeye nasıl yeni kar alanları açabilirim oldu. Böylece, depremin ardından geçen iki yıl, bu devletin hangi sınıfın devleti olduğu gerçeğini açık bir biçimde ortaya koydu.

S. Sancar