İşçi sınıfı ve emekçiler ağırlaşan ekonomik krizle baş etmeye çalışıyor. Ücretlere yapılan düşük zamlar, artan enflasyon, çalışma koşullarının zorluğu, artan vergi yükü ile yaşam koşulları gittikçe zorlaşıyor. Sermayedarlar üretimde artış yarışına girmişken işçilerin cebine giren ücretler her geçen gün eriyor. Son yapılan asgari ücret açıklaması ve ardından ocak zamları sefaletin derinleşeceğinin habercisi.

Bugün işçi sınıfının örgütsüz, sendikasız ve dağınık tablosu bu durumu olağanlaştırıyor. Sınırlı sayıda, lokal itirazlar, direnişler bu tablonun değişmesi için yeterli olmuyor. Bu dağınık tabloya masalarına çöreklenmiş sendikal bürokrasiyi, uzlaşmacı çizgiyi eklediğimizde durum daha da vahim bir tabloya dönüyor.

Son dönem yaşanan direnişler bir kez daha gösterdi ki işçi sınıfının yürümesi gereken yol fiili-meşru mücadeleyle, taban örgütlenmelerinin güçlü olduğu, üretimden gelen gücün kullanıldığı direnişler örgütlemek. Örgütsüzlüğe ve sendikal bürokrasiye karşı bayrak açmak. İş barışı safsataları ile uzlaşmaz iki sınıfı “barıştırmak” isteyen, sermayedar olmadan işçi sınıfının olmayacağını söyleyen bürokratik sendikacılığa karşı durmak.

Tam da böylesi bir dönemde GREİF işgal ve direnişi işçi sınıfı ve emekçilere yürümesi gereken yolu bir kez daha gösteriyor.

Ağır çalışma ve yaşam koşullarına, açlığa, sefalete, uzun çalışma sürelerine, sendikal ihanete karşı GREİF işçilerinin gösterdiği yoldan yürüyelim. Taban inisiyatifi, işçi demokrasisi, fiili meşru mücadele ile üretimden gelen gücümüzü kullanarak örgütlenelim. Unutmayalım, sermayedarlar bir sınıf olarak biz işçilerin karşısında tek vücut örgütlü saldırılarını sürdürüyor. Bizler de işçi sınıfı emekçiler olarak sınıfımızın birliği kurmalı, örgütlenelim, grev ve direnişlerle sınıfın gücünü gösterelim.

Yaşasın Greif direnişimiz!

İşgal, Grev, direniş!

DEV TEKSTİL

10 Şubat 2025