Aile Enstitüsü, Nüfus Politikaları Kurulu, 2025 aile yılı…

"Kutsal aile"lere işgücü üretme talimatı!

İşçi sınıfı, emekçiler, kadınlar ve gençler “güçlü aile” safsatasına pirim vermeden, 2025 yılını mücadele yılına çevirebilirlerse kendilerini hedef alan saldırıları geri püskürtebilirler.

  • Haber
  • |
  • Kadın
  • |
  • 14 Ocak 2025
  • 10:00

2024’ün sonunda “Aile Enstitüsü” ve “Nüfus Politikaları Kurulu” kurulacağı duyuruldu ve 2025 aile yılı ilan edildi. Tek adam rejimi aileyi kutsama projelerini yeniden hızlandırmış durumda. Çocuk doğurmaya teşvik etme politikasının, sermayenin uzun vadeli işgücü ihtiyacı doğrultusunda gündemde tutulduğu ise su götürmez bir gerçek. 

Tayyip Erdoğan, Külliye konuşmasında şunları ifade etti: 

"Güçlü toplum, güçlü ailelerle mümkündür. Toplumun tüm kesimlerinde farkındalık oluşturmak amacıyla 2025 senesini 'Aile Yılı' ilan etmeyi kararlaştırdık." 

Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurulu, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile 2024-2028 yıllarını kapsayan "Ailenin Korunması ve Güçlendirilmesi Vizyon Belgesi ve Eylem Planı" kapsamında alınan kararlar. “Vizyon belgesinin” 5 stratejik amaca, 15 stratejik hedefe ve 100 faaliyete sahip olduğu belirtiliyor.

Söz konusu 5 stratejik amaçtan biri olan "Aile Odaklı Sosyal Politika ve Hizmetlerin Etkinliğinin Artırılması" hedefi, ailenin sorun çözme kapasitesi ve ailenin işlevselliğini desteklemek üzere uygulanan başlıca hizmet modelleri, aile odaklı eğitim, danışmanlık ve psiko-sosyal destek hizmetlerini kapsıyor.

“2025 aile yılının” bir önceki yıldan temeli atılırken, bir ayağının da OVP olduğunu unutmayalım. Esnek ve güvencesiz çalışmayı boyutlandıracak olan OVP’de özellikle kadınlar için annelikle birlikte esnek-yarı zamanlı vb. çalışma biçimleri özendirildi. Aynı zamanda yine OVP’de aile kurmaya dönük teşvikler şu cümlelerle işaret ediliyordu: 

"Aile müessesesinin korunması, güçlendirilmesi, evlenecek gençlerin desteklenmesi, gençlerin gelişimine ve girişimlerine katkı sağlanması, eğitim ve istihdam olanaklarının geliştirilmesini desteklemek üzere Aile ve Gençlik Bankası kurulacaktır."

Aile Enstitüsü ve Nüfus Politikaları Kurumu için amaçlar ve hedefler nasıl belirlenmiş diye bakıldığında yine “düşen doğum oranlarını yükseltme” ve işgücü ihtiyacını giderme karşımıza çıkıyor. Nüfus Politikaları Kurulu’nun “nüfus politikalarının oluşturulması, demografik yapıda meydana gelen değişimlerin doğurganlık oranını azaltan faktörleri, doğurganlık hızının nüfusun yenilenme seviyesinin üzerinde tutulması, aile kurumunun güçlendirilmesi” konularını 6 ayda bir toplanarak değerlendireceği açıklandı. Aile Enstitüsü’nün işlevi ise düşük nüfus artışının sermayenin ucuz işgücü ihtiyacı açısından ortaya çıkardığı riski inceleyerek kadınlara hem çocuk doğurup bakacak hem de yarı zamanlı çalışma adı altında normalleştirilen güvencesizliği kabul ettirecek politikalar üretmesi olarak tanımlandı. 

Kadın düşmanı politikalar hız kesmeden devam ediyor!

AKP’li yıllarda kadın düşmanı politikalar tırmandı. Gerici-faşist iktidar sözcüleri kadınların gündelik yaşamına dair söz söyleme hakkını kendilerinde görürken, kadınları sözde istihdama katma söylemleriyle ucuzun da ucuzu işgücü haline getirme çabasından da asla geri durmadılar. Hamile kadınların sokakta gezmesine cinsiyetçi sözler sarf eden zihniyet, kadınlar durmadan yorulmadan çocuk doğurup baksın istiyor.

Kadınlara “eş ve anne” olma sorumluluklarını işaret etmenin ötesine geçemeyen Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, “2025 aile yılında” evliliklere ve çocuk doğurmalara teşvik olacağına dair yeşil ışık yaktı. Aileyi güçlendirme çabaları aslında iktidarlarını, devleti ve sistemi güçlendirme çabasıdır. Çünkü “aile düzenin en küçük yapı taşıdır”.

Kadınların gücü örgütlü olmaktır! 2025 yılı kadınların mücadele yılına çevrilmelidir!

Kadınları çocuk ve ev merkezli bir yaşama mahkum etmek, yanı sıra “en az üç çocuk” demek kadınlar başta olmak üzere toplumun tüm emekçileriyle dalga geçmektir. Toplumun büyük kesiminin asgari ücret bandında, yani açlık sınırında ücretlerle yaşamaya çalıştığı bir ülkede bir çocuk büyütmenin masrafı görmezden gelinerek verilen “üreme talimatı” aymazlıktır. Çocuk yardımı için verilecek paranın bir bebeğin masrafının tek kalemine bile yetmeyeceği belliyken, üç çocuk beş çocuk beklentileri bitmemektedir. 

Bu tabloyu parçalayacak olan elbette toplumsal mücadeledir, bunun bir parçası olarak sokaklarda sesini yükseltmekten vazgeçmeyen kadınların mücadelesidir. Kadınlar örgütlülüğünü ne kadar büyütürse o kadar güçlenir. İşçi sınıfı, emekçiler, kadınlar ve gençler “güçlü aile” safsatasına pirim vermeden, 2025 yılını mücadele yılına çevirebilirlerse kendilerini hedef alan saldırıları geri püskürtebilirler.

Z. İnanç