Yaygınlaşan işçi eylemleri, grevler ve görevler!

Ülkenin dört bir yanında işçiler hakları ve gelecekleri için mücadele ediyor. Ağır çalışma ve yaşam koşulları uygulanan düşük ücret politikası mücadele ve direnişleri tetikliyor. İşçiler kendilerine dayatılan sefalet zamlarını kabul etmiyor. İş yavaşlatıyor, fiili grevler yapıyorlar.

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Sınıf
  • |
  • 18 Şubat 2025
  • 13:30

Ülkenin dört bir yanında işçiler hakları ve gelecekleri için mücadele ediyor. Ağır çalışma ve yaşam koşulları uygulanan düşük ücret politikası mücadele ve direnişleri tetikliyor. İşçiler kendilerine dayatılan sefalet zamlarını kabul etmiyor. İş yavaşlatıyor, fiili grevler yapıyorlar.

İşçi eylemleri ve grevler artıyor!

AKP iktidarı döneminde hızla yoksullaştırılan Türkiye işçi sınıfının dayanma gücünün tükendiği bir süreçten geçiyoruz. Gerçekleşen eylemler henüz yaygınlık, kapasite ve mücadele tarzı olarak bu sürece yanıt vermekten uzak olsa da mücadele eğilimi, eylem ve grev sayısında yaşanan hızlı artışla belirginleşiyor. Eylem ve grevlerin temel nedenini işçi sınıfına dayatılan sefalet ücretleri ve reel alım gücünde yaşanan katlanılmaz gerileme oluşturuyor.

Hoşnutsuzluğu yansıtan eylem ve grevler küçümsenemez!

Eylem direniş ve grevlerdeki artışın esas nedeni işçi sınıfı saflarında biriken hoşnutsuzluktur. Zira işçiler, düşük ücretler, uzun çalışma saatleri, iş kazaları, mobbing, iş güvencesi eksikliği ve artan yaşam maliyetleri gibi sorunların kıskacındalar. Reel ücretlerin iktidar ve kapitalistler tarafından sistematik bir şekilde düşürülmesi tepkinin ana kaynağıdır. Söz konusu ücret mücadelesi olduğunda hareketin parçalı ve dağınık bir seyir izlemesi, dahası dar taleplere sıkışması en azından başlangıçta kaçınılmazdır.

Ancak iktisadi ve sosyal sorunlara karşı işçi sınıfının kendiliğinden gelişen bu tepkisi asla küçümsenmemelidir. Küçümsenmemelidir; zira en başta hareketin politikleşmesi açısından önemli olanaklar sunmaktadır. Talepler tek tek kapitalistlere yönelmiş görünse de devletin sermaye sınıfı adına eylemlere müdahalesi işçi sınıfının siyasal eğitiminde önemli bir rol oynamaktadır. Aynı zamanda girişilen her mücadele örgütlülük bilincinin gelişmesi için de imkanlar sunmaktadır. İşçi sınıfı en çok kendi deneyimlerinden öğrenir ve mücadele her zaman en büyük öğretmendir.

Ne yapmalı?

Sınıf hareketinin kendini parçalı, dağınık ve ücret merkezli eylemlerle ortaya koyduğu bir dönemde bu tablonun aşılması için ortaya çıkan mücadele dinamiklerini birleştirmek ve buradan tek tek mevzi direnişlerini aşan bir zemin yaratmak en önemli görevlerden biridir. Ancak sorun şudur ki bugünkü örgütlülük ve özellikle bilinç düzeyinde kapsamlı bir değişiklik sağlanmadan işçilerin tekil ve dar talepleri aşarak ortak mücadeleye atılmasının önünde ciddi engeller bulunmaktadır.

Bu yüzden sınıf içinde ortaya çıkmış her türlü mücadele arayışını kendi içinde örgütlemek ve mücadeleye sevk etmek, bu mücadele içinde örnek direniş ve eylemler yaratarak sınıfın kazanma azmini güçlendirmek ve nihayet sermaye sınıfı ve siyasal iktidarın azgın saldırıları içinde onun siyasal bilincini geliştirmek bugün için tutulması gereken ana halkayı oluşturmaktadır. Hareket olduğu kadar kendini fabrikalar ve yer yer sanayi havzalarında ortaya koymaktadır. Devrimci sınıf çalışması bütün ana gövdesiyle fabrikalara ve sanayi havzalarına daha güçlü yönelmelidir. Buralarda ortaya çıkan her türlü mücadele arayışıyla ilişkilenmeyi başarmalı, bunlar kararlı mücadele örneklerine dönüştürülmelidir. Kendi dışımızda ortaya çıkmış grev ve direnişlerin kazanması için her şeyi yapmak, ihtiyaç duyulan sınıf dayanışmasını örgütlemek ilki ile iç içe diğer bir önemli görev başlığıdır.

İktidarın pervasız baskıları, işçi sınıfının yeni bir direniş dalgasını örgütleme azmini güçlendirebilir. Sermayenin topyekûn saldırılarına karşı, topyekûn mücadele elbette kendini ani patlamalar biçiminde ortaya koyabilir. Ama işçi hareketi böyle düzeye bir tekil direniş ve mücadelelerden biriktire biriktire gidecektir.