Soykırım savaşının iki fotoğrafı!

Soykırım savaşından yansıyan, biri direnişi diğeri ise barbarlığı temsil eden iki fotoğraf tarihsel görevimizi de hatırlatıyor…

  • Kızıl Bayrak yazıları
  • |
  • Güncel
  • |
  • 12 Ocak 2025
  • 08:00

Emperyalist/Siyonist İsrail’in Filistin halkına dönük soykırım saldırısı 15. ayını geride bıraktı. 7 Ekim 2023’ten bu yana Gazze’ye dönük saldırılarda yalnızca resmi verilere göre 46 bini aşkın Filistinli yaşamını yitirirken, 110 bine yakın kişi yaralandı, on binlerce kayıp var. İsrail’in on yıllardan beri devam eden saldırıları ile dünyanın en büyük açık hava hapishanesine dönüştürülen Gazze, bu kadar uzun süreli soykırıma rağmen teslim alınabilmiş değil. Savaşın kanlı bilançosu günden güne büyüyor. Ancak ABD emperyalizmi başta olmak üzere batılı emperyalistlerin sınırsız desteğini alan Siyonist işgal devleti, hala “ölüm ve kalım” arasında başka bir seçeneği olmayan Filistin halkının direnişini kıramadı. Kundaktaki bebekten, sokaktaki çocuğa, kadın, genç ve yaşlıya varıncaya değin soykırıma uğrayan bir halkın topyekün direnişidir söz konusu. Kuşaklar boyu işgalciler tarafından mülteci kamplarında insanlık dışı koşullarda yaşamaya mahkum edilen, işgal devletinin sonu gelmez imha, inkar ve ilhak politikalarına maruz bırakılan Filistin halkı, mücadele tarihi boyunca bir çok defa yaptığı gibi 7 Ekim’de de direniş bayrağını yeniden yükseltti.  

Siyonist İsrail’in Filistin halkını hedef alan soykırım saldırısı, emperyalist savaşların ne denli barbar ne denli ahlaksızca olduğunu, batının sözde yücelttiği “insan hakları, eşitlik, özgürlük, demokrasi, hukuk” gibi kavramların arkasında ne büyük bir iki yüzlülük barındırdığını gözler önüne serdi. İsrail’in bir numaralı soykırımcılarından eski Savunma Bakanı Yoav Gallant daha savaşın ilk günlerinde “insansı hayvanlarla savaşıyoruz” diyerek Filistin halkını insan bile görmediğini ifade ederken, ABD emperyalizmi başta olmak üzere İngiltere, Almanya, Fransa gibi emperyalist güçler “İsrail’in kendini savunma hakkı” diye medyada boy gösteriyor, birbiri ardına İsrail’e destek açıklamaları yapıyordu. Kuşkusuz ki emperyalistlerin desteği basına verilen “demeç ve açıklamalar” ile sınırlı değil. İsrail, tarihindeki en büyük mali, siyasi, silah ve mühimmat yardımlarını soykırım yaptığı son bir yılda aldı. ABD sadece son bir yılda İsrail’e 17,6 milyar dolar askeri “destek” sağladı. Toplam desteğin ise 50 milyar dolara ulaştığı tahmin ediliyor. 2025’in ilk günlerinde ise 8 milyar dolarlık yeni bir askeri destek sağlanacağı ifade edildi. 

 ABD, Almanya, İngiltere, Fransa gibi emperyalistler soykırımı lanetlemek için sokaklara çıkanlara dizginsiz bir devlet terörü uyguladı. Filistin bayrağı başta olmak üzere eylemlerde taşınan her tür Filistin ya da direniş sembolü “suç” sayıldı. Emperyalist devletlerin gerici zorbalığına rağmen dünyanın dört bir yanında üniversiteler ve kent meydanları soykırıma hayır diyen gençler ve emekçiler tarafından işgal edildi.

***

 İkinci emperyalist paylaşım savaşında Yahudi halkını hedef alan soykırım karşısında “faşizm ve soykırımla” yüzleştiğini iddia eden Alman emperyalizmi, çağın Hitler’i Netanyahu’ya desteğini her fırsatta dile getirdi. Öyle ki, Almanya için bağlayıcı olan Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) Netanyahu ile Gallant hakkında verdiği tutuklama kararını uygulamayacaklarını bile ilan ettiler.

Öyle ya, Siyonist İsrail açısından hiçbir uluslararası kararın hükmü yoktur! BM Genel Kurulu, Güvenlik Konseyi, Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi kurumlar İsrail’in Filistin’e dönük soykırım saldırısı karşısında defalarca toplandı. Birçok toplantıda Filistin halkının kendi kaderini tayin hakkı, savaşın ve işgalin sona ermesi gibi tavsiye kararları alındı. Emperyalistler iki yüzlü bir biçimde “dünya barışı, refahı vs.” palavraları ile kurdukları BM ve mekanizmalarında bu kararları alıyor, ama aynı anda İsrail’in soykırım suçunu yekpare bir biçimde desteklemeye devam ediyorlar! Çünkü günün sonunda İsrail, ABD emperyalizmi başta olmak üzere batılı emperyalistlerin Ortadoğu’daki proje devleti. Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) ise kalbidir. Suriye’de yaşanan son gelişmeler, HTŞ gibi cihatçı, selefi katiller sürüsünün Suriye ve Ortadoğu halklarının başına musallat edilmesi de aynı projenin sonuçlarından biridir.

Soykırım savaşının iki fotoğrafı!

15 ayın ardından soykırımın tablosu günden güne ağırlaşmaya devam ediyor. 7 Ekim 2023’ten - Ekim 2024’e kadar İsrail, Gazze’ye dönük saldırılarında 902 Filistinli aileyi tüm fertlerini öldürerek yok etti. Son haftalarda Gazze’nin kuzeyini hedef alan saldırılarda katledilen yüzlerce kişi bu sayıya dahil değil. Gazze on beş aydır büyük bir kuşatma altında. Bombalamalara ve saldırılara rağmen hayatta kalan Filistinliler ise çadır ve barakalarda soğuk, açlık, susuzluk, hastalık ile boğuşuyor. Son üç haftada ona yakın Filistinli bebek soğuktan kaynaklı yaşamını yitirdi. Filistinlilerin en temel insani haklara hiçbir erişimi kalmadı. İşgal devletinin saldırıları ile Gazze’nin bütün altyapısı, okulları, hastaneleri yakılıp yıkıldı. Başta hastaneler olmak üzere bütün bu alanlar İsrail tarafından sistematik bir şekilde hedef alındı. Halen devam eden Gazze’nin Kuzeyine dönük büyük kuşatma ve yoğun saldırılar ile bölgedeki bütün hastaneler yok edildi. Gazze’nin Kuzeyi’nde bulunan Kemal Advan, Beyt Hanun ve Endonezya hastanelerinin tamamı yoğun bombardımanlarla hizmet dışı bırakıldı. Bu hastaneler bombalanırken hayatta kalan sağlık çalışanları ise işgal devleti tarafından gözaltına alınarak tutuklandı, bir kısmı ise vahşi bir şekilde katledildi. 

Kemal Advan hastanesinin başhekimi Dr. Hussam Abu Safiye’nin hastane enkazının arasından çıkarak beyaz önlüğü ile İsrail tanklarına karşı yürüdüğü fotoğraflar bütün dünyada Filistin halkının direnişinin bir sembolü oldu. Abu Safiye daha önce pek çok defa dünyaya seslenmiş, çektiği videolarda “yaşanan yıkımı, soykırımı” anlatmıştı. Bu yüzden işgal devleti tarafından özel olarak hedef alındı. Oğlu İbrahim birkaç ay önce Kemal Advan Hastanesi’nin bahçesinde İsrail’in insansız hava aracı ile vurularak katledildi. Abu Safiye Kasım ayında Hastaneyi hedef alan bombardımanlarda ciddi şekilde yaralanmasına rağmen görevine devam etti. Nitekim Kemal Advan Hastanesi İsrail tarafından kuşatılıp boşaltma emri verildiğinde bile son ana kadar yaralılara yardım ediyordu. Birçok Filistinli gibi direnmeden yaşama hakkı olmadığını kuşkusuz biliyordu. Dr. Hussam Abu Safiye İsrail tarafından gözaltına alındığından beri kendisinden haber alınamıyor, hayatta olup olmadığı dahi bilinmiyor. 

Abu Safiye’nin tek başına tanklara karşı yürüdüğü anların fotoğrafı dünya çapında yayılıp, gündem oldu. Aynı günlerde ise TIME dergisi 2024’ün en iyi yüz fotoğrafını yayınladı. Fotoğraflardan biri 19 Şubat’ta Gazze’de evleri yakıp yıktıktan sonra selfie çektiren İsrail askerlerine ait. Soykırımcı askerlerin gülerek poz verdiği fotoğrafın arka planı ise yıkık bir Gazze…

Kuşkusuz arşivlerde daha nice benzeri bulunacak iki zıt anlamlı çarpıcı fotoğraflar, emperyalist savaş ve saldırganlığın dünya halklarının başına ne büyük felaketler açtığının ve açacağının çarpıcı özetini oluşturuyor. Emperyalist kapitalist sistem halklara ölüm dışında hiçbir şey vaat etmiyor! Kimi zaman Filistin’de, Suriye’de, Lübnan’da, Ukrayna’da olduğu gibi savaşlara ve kanlı katliamlara başvururken, kimi zaman ise Latin Amerika, Afrika ve Asya’da açlık ve yoksulluğu bir baskı aracı olarak kullanıyor! Emperyalist kapitalist barbarlık düzeni yıkılmadıkça dünya halklarının hiçbiri rahat nefes alamayacak, bir geleceğe sahip olamayacaktır! 

Soykırım savaşından yansıyan, biri direnişi diğeri ise barbarlığı temsil eden iki fotoğraf tarihsel görevimizi de hatırlatıyor…

Bu barbarlık düzenine karşı komünistler daha önce de tarihsel görevler başardılar. On milyonlarca insanın yaşamını yitirdiği, faşizm belasının dünya halklarına musallat edildiği ikinci emperyalist paylaşım savaşı Sovyet halkları ve onun bir parçası olan Kızıl Ordu’nun o eşi benzeri görülmemiş direnişi ile yenilgiye uğratıldı! Bugün de emperyalist kapitalist sistemin yenilgiye uğratılması ve nihai bir zafer için bulunduğumuz her alanda mücadeleyi büyütelim! 

S. Dede