Sermayenin ekonomideki hedef ve politikalarını belirleyen üç yıllık Orta Vadeli Program (OVP), emekçilerin ekonomik ve sosyal yıkımı pahasına 2024 yılında pervasızca uygulandı. AKP iktidarı bu yıkım politikasını yeni yılda da aynı pervasızlıkla sürdürüyor. İktidar, 2025 yılında yapılacak Toplu İş Sözleşmeleri (TİS) için de OVP’nin hedeflerine uygun bir zam dayatmak istiyor.
AKP ve kapitalistler sefalet sözleşmesi dayatmaya hazırlanıyor
2025 yılında MESS kapsamında 200 bine yakın işçiyi, kamuda 68 işletmede on binlerce işçiyi ve tekstil iş kolunda 8 bin civarında işçiyi kapsayan TİS bu yıl imzalanacak.
Sermaye cephesi, “OVP ile uyumlu” toplu sözleşmeler imzalamak istiyor. Bunun için işçi sınıfının çalışma ve yaşam koşullarını daha da kötüleştirecek saldırılar içeren bir sözleşme dayatıyor.
AKP iktidarı da TİS’lerin ülkeyi yerli ve uluslararası şirketler için ucuz ve örgütsüz işgücü cenneti haline getirme sürecini pekiştirecek nitelikte olması için mesai yapıyor.
OVP ile enflasyon 2024 yılı sonunda güya yüzde 41,5’e inecekti. Sonuç fiyasko oldu. Şimdi ise enflasyonun 2025 sonunda yüzde 17,5’e, 2026 sonunda yüzde 9,7’ye ve 2027 sonunda yüzde 7’ye düşürüleceği yönünde sahte vaatlerde bulunuyorlar. Oysa “yalan yayma aparatı” TÜİK’in verilerini esas almalarına rağmen ilan ettikleri hiçbir enflasyon hedefini tutturabilmiş değiller.
Peki OVP için kimlerden fedakarlık isteniyor? Sömürücü asalaklardan mı? Devasa karlar elde eden kapitalistlerden “artan oranlı servet vergisi alınmasını” dile getirenleri bile AKP iktidarı düşman sayıyor. Dolayısıyla İktidar, OVP kapsamında ilan edilen hedeflere ulaşmak için emekçilerin “fedakarlık” yapmasını istiyor.
OVP’nin mucidi AKP iktidarı, emekçilerin alım gücünü sistematik olarak düşürüyor. İşçi ücretlerine ya da emeklilerin maaşına zam yapılırsa enflasyonun yükseleceği yalanını yayıyor. Bu nedenle TÜİK verilerine göre enflasyon %47 iken asgari ücrete yüzde 30 zam yaparak milyonlarca asgari ücretli işçiyi ve ailelerini sefaletin kör kuyusuna attılar.
AKP iktidarı sermayeyi koruma, kapitalistleri ihya etme anlayışıyla ülkeyi yönetti/yönetiyor. Yüksek faiz ve ücretleri eritme politikalarını esas almaya devam ediyorlar. Merkez Bankası politika faizini yüzde 8,5’ten yüzde 50’ye çıkardı. Bu sayede kapitalistler devasa karlar elde ederken, işçi ve emekçilerin reel ücretleri 2024 yılında dibe vurdu.
Kapitalistlerin yürütme gücü AKP iktidarının hazırlayıp uyguladığı OVP’de “esnek istihdam modelleri” önemli bir yer tutuyor. Bunu dayanak yapan kapitalistler TİS’lerde esnek istihdam yöntemiyle yeni kâr kapıları açmak için bastırıyor. Burjuvazi, ihtiyacına uygun ucuz iş-gücünü el altında bulundurmak istiyor; ihtiyacı olduğunda işçileri kullanmak, istediği zaman sokağa atmak için.
Sermaye cephesi, TİS’lerde taşeron ve esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırmanın önündeki engelleri de temizlemek istiyor. Güvencesiz çalışmayı dayatıyor ama bunu “güvenceli esneklik” olarak yutturmaya çalışıyor.
TİS’lerde esnek çalışma biçimlerini yaygınlaştırma dayatmasının temel nedeni kapitalistlerin kıdem tazminatını gasp etme isteğidir. Zira kapitalistler “belirli süreli iş sözleşmeleri” nedeniyle kıdem tazminatına dokunamıyor. Esnek çalışma ise kıdem tazminatının gaspı anlamına geliyor. OVP’de bu ve benzeri uygulamaların yaygınlaştırılması ve sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda düzenlenmesine ilişkin maddeler zaten var. Kapitalistler, bu maddeler TİS’lerde de yer alsın istiyorlar.
Peki sözleşmelerin tarafı olan sendika ağaları bu arada ne yapıyor? Onlar AKP iktidarının ve kapitalistlerin çıkarlarının bekçiliğini yapıyorlar.
Türk-İş, Hak-İş ağaları sermaye cephesine omuz veriyor!
Türk-İş ve Hak-İş 2025 sözleşmelerinde de ihanete hazırlanıyor. İşçi sınıfına ihanetler zincirine yeni bir halka eklemek istiyorlar. İşi uzatmadan, işçilerin tepkisini engelleyerek sermaye sınıfının çıkarlarını korumak için çaba harcıyorlar. Yani işçi sınıfını bir kez daha sırtından bıçaklamak için hazırlanıyorlar. Özetle, Türk-İş ihanet etmeye hazır! Hak-İş de öyle!
Sendika ağaları 2024 yılı boyunca işçilerinin eylemlerinin hedefindeydiler. En büyük korkuları 2025 yılında da işçilerin kendilerine yönelik tepkilerinin büyümesidir.
Kazanmak için örgütlen, sermayenin ve sendika ağalarının korkularını büyüt!
Türk-İş ve Hak-İş üyesi işçiler sendika ağalarının satış sözleşmesine imza atacağını biliyor. Ama yazık ki, satış sözleşmesini engellemenin biricik yolu olan iç örgütlülükten, topyekün mücadelenin temel araçları olan taban örgütlülüklerinden yoksunlar.
İşçiler TİS sürecini kazanmanın olmazsa olmazı olan işyeri ve TİS komitelerinden mahrumlar. Ortak sorunlarına ortak çözümün yolunu açacak olan birlikten de yoksunlar. Bu nedenle işçi sınıfı her sözleşme döneminde kayıplara uğruyor.
2025 TİS’lerini kazanmak için tabandan yükselen mücadele mevzilerine ihtiyaç var. Her bir işçi TİS sürecine bu bilinçle hazırlanmalıdır. Satış sözleşmesini engellemek için iç örgütlülüğünü ve birliğini sağlamalı, hakları ve geleceği için mücadeleyi büyütmelidir.