Uydurma suç: “Cumhurbaşkanı’na hakaret”

Rejimin sistematik bir şekilde emekçileri yoksullaştırma saldırıları sürerken, buna karşı gelişen tepkiler devlet terörü ile bastırılmak isteniyor. Bu kapsamda halkın tepkisini “susturmak” amacıyla “Cumhurbaşkanına hakaret” diye bir “suç” uyduruldu.

  • Haber
  • |
  • Güncel
  • |
  • 04 Şubat 2025
  • 13:30

Tek adam rejiminde ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamı belirleyen hemen her icraat AKP şefi Erdoğan’ın onayıyla gerçekleştiriliyor. Konudan bir haber olsa dahi Erdoğan’ın imzasını almadan herhangi bir yasa, atama vb. yapılamıyor. Daha özlü söylemek gerekirse, emekçilere saldırı ve soygun prosedürü Erdoğan’ın imzasıyla tamamlanıyor. Bu yüzden yoksulluk, baskı ve devlet terörü üzerine yapılan her eleştiri, adı anılmasa bile Erdoğan’a uzanıyor. Ki artan yoksulluk karşısında konuşan çoğu kişi, yoksulluğunun nedeni olarak Erdoğan’ın adını anmaktan geri durmuyor.

Rejimin sistematik bir şekilde emekçileri yoksullaştırma saldırıları sürerken, buna karşı gelişen tepkiler devlet terörü ile bastırılmak isteniyor. Bu kapsamda halkın tepkisini “susturmak” amacıyla “Cumhurbaşkanına hakaret” diye bir “suç” uyduruldu. AKP’nin tetikçiliğini yapan düzen yargısı, bu uydurma “suç sopası” ile halkı tehdit ediyor. Son olarak sokak röportajında konuşan bir kadın, “Cumhurbaşkanına hakaret” ettiği iddiasıyla tutuklandı.

Sokak röportajlarında yoksulluk sorununu dillendiren herkes, doğal olarak yaşadıklarının sorumlusu olarak Erdoğan’ın adını veriyor. Söylenenler hakaret değil, eleştiri sınırlarında olsa da konuşanın hakkında soruşturma açılması, hatta tutuklanması işten bile değil. Ne düzenin hukukunu tanıyan ne vicdani bir değer taşıyan Saray rejiminin yargıçları 11, 12 yaşındaki çocuklara bile “Cumhurbaşkanına hakaret” iddiasıyla soruşturma, peşi sıra dava açıyorlar.

“Cumhurbaşkanına hakaret” davaları sadece Erdoğan’ın kibri ya da eleştiriye tahammülsüzlüğüyle açıklanamaz. Öyle çok eleştiri yapılıyor ki bunları takip etmesinin, hepsini duymasının imkânı yok. “Cumhurbaşkanına hakaret” davaları tek adam rejiminin “yargı aparatı” tarafından halkı susturmak amacıyla açılıyor. Yani açılan uyduruk davalar, tek adam rejiminin örgütlü saldırısıdır.

Bu saldırıya karşı işçiler, emekçiler, kadınlar ve gençler rejimin hedeflediği şekilde susarlarsa soruşturma ya da dava açılmasından kurtulabilirler. Ancak bunun karşılığı derinleşen yoksulluk ve yaygınlaşan sefalet olur.

Daha da yoksullaşmamak için, düzenin örgütlü saldırısına karşı örgütlü bir direniş örmek gerekiyor. Yakınmanın ötesine geçmeyen eleştirilerin artık bir etkisi yok. Ancak örgütlenerek yoksullaşmayı derinleştiren saldırıları püskürtmek ve yeni haklar kazanmak mümkündür.

H. Ortakçı