Ukrayna’da, 24 Şubat 2022 tarihinde başlayan ve üç yıldır devam eden emperyalist hegemonya savaşının yıldönümü vesilesiyle, TKİP VII Kongre Bildirgesi’nin “Dünya” kategorisinde yer alan ara bölümü okurlarımıza sunuyoruz.
Ukrayna savaşı, emperyalist dünyanın hegemonya krizini yeni bir safhaya taşıyarak, ABD emperyalizminin artık dünyanın değil fakat yalnızca NATO eksenli emperyalist Batı blokunun patronu olduğunu gösterdi. Savaşla birlikte militarizm ve silahlanma yarışı yeni boyutlar kazandı. Yeni durumu fırsata çeviren emperyalist Almanya ve Japonya, İkinci Dünya Savaşı suçluluğundan kalma son sınırlamalarından da sıyrılarak, yoğun bir silahlanma süreci içine girdiler. Emperyalist Batı kampının sıkça boyun eğdirici bir silah olarak kullandığı yaptırımlar, iktisadi ve ticari bloklaşma sürecini hızlandırdı. Buna bağlı olarak da doların dünya egemenliği geri döndürülemez bir çöküş sürecine girdi. Bu arada savaş koşullarını fırsata çeviren emperyalist hükümetler, temel özgürlüklere saldırıyı yeni boyutlara vardırdılar. Savaş bahane edilerek basın, düşünce ve ifade özgürlüğüne, Avrupa’nın bazı ülkelerinde baş gösteren grev dalgası gerekçe gösterilerek de sendikal haklara, özellikle de grev hakkına yönelik saldırılar gündeme getirildi.
Partimiz Ukrayna savaşını izleyen dönemde iki temel önemde değerlendirme yayınladı. Bunlardan ilki, savaşı hemen izleyen günlere ait olanı, teorik ve tarihsel bir perspektif içinde, olayların ve ilişkilerin gelişim seyrini, sonunda gelip Ukrayna savaşına bağlanmasını ayrıntılı olarak ele almaktadır. (Emperyalist dünya ve Ukrayna krizi, 27 Şubat 2022, www.tkip.org) Haziran 2022’de yayınlanan ikincisi ise, Ukrayna savaşı sonrası dünyayı çeşitli yönleriyle ele almakta ve bundan tüm önemini halen de koruyan temel bazı sonuçlar çıkarmaktadır. (Ukrayna krizi sonrası dünya, Ekim, Sayı:324, Başyazı)
TKİP VII. Kongresi, tüm temel noktalar üzerinden bu iki değerlendirmeyi onaylamakta ve bu metinleri kendi çalışma materyalinin ayrılmaz bir parçası kabul etmektedir. Bunlardan da hareketle, hala da dünya siyasetinin en önemli olayı olmayı sürdüren Ukrayna krizinin etki ve sonuçları hakkında aşağıdaki hususların altını çizmektedir:
- Sonu gelmeyen NATO genişlemesi, Ukrayna savaşı ve Tayvan gerilimi vb. gelişmeler, gerçekte aynı olgunun farklı yansımalarıdır. Tümünün gerisinde ABD emperyalizminin kendi liderliğindeki dünya düzenini koruma, bu çerçevede yarınki rakiplerini bugünden sınırlama ve güçten düşürme stratejisi yatmaktadır. Başarıya ulaşma şansından yoksun bu emperyalist strateji uluslararası gerilimi tırmandırmakta, militarizmi azdırmakta, silahlanma yarışını körüklemekte, emperyalist müdahalelerin ve savaşların yolunu düzlemekte ve en tehlikelisi, yeni bir emperyalist dünya savaşı riskini artırmaktadır.
- Halihazırda ABD emperyalizmi ve batılı emperyalist müttefikleri, onların saldırı ve savaş örgütü NATO ile Rusya, Ukrayna üzerinden çok yönlü ve çok boyutlu bir savaş halindedir. Ukrayna bu büyük çatışmanın yalnızca bir sahnesi ve Ukrayna halkı ise masum bir kurbanıdır. Savaş gerçekte batılı emperyalistler ile Rusya arasında sürdüğü içindir ki, yol açtığı önemli ve kapsamlı sonuçlar da tüm dünyayı dolaysız olarak etkilemektedir.
- Bizzat savaşın kendisi ve onu izleyen tüm öteki gelişmeler, ABD’nin emperyalist dünyanın hegemon gücü olma konumunu dönüşsüz biçimde yitirdiğinin tescili olmuştur. Ukrayna savaşı çok kutuplu dünya gerçeğini tartışmasız bir olgu olarak gözler önüne sermiştir. İkinci Dünya Savaşı’nı izleyen Pax Americana dönemi artık sona ermiştir. Savaşın ardından Avrupalı emperyalistlerin firesiz olarak ABD emperyalizmi ekseninde kümelenmesi, NATO’nun belirgin bir tutumla öne çıkması, resmen ya da fiilen sonuçta iki İskandinav ülkesiyle genişlemesi, Avrupa enerji piyasasının giderek Amerikan enerji tekellerinin eline geçmesi, NATO’nun yeni bir düzeyde silahlandırılmasının Amerikan savaş tekellerine çok kârlı yeni pazarlar açması vb. gelişmelerle, ABD emperyalizmi, emperyalist Batı kampı içindeki konumunu bugün için yeniden güçlendirmiştir. Fakat dünya liderliğini de dönüşsüz bir biçimde yitirmiştir. Karşısında çok kutuplu bir dünya talep eden ve bu doğrultuda ona meydan okuyabilen güçler vardır.
- Rusya, Ukrayna savaşı üzerinden bu meydan okumayı siyasal ve askeri planda somutlamıştır. Çin ise sakin ve soluklu bir biçimde ama tüm cephelerde halen etkili bir biçimde sürdürmektedir. ABD emperyalizminin Uzak Doğu’daki kışkırtıcı adımlarını Rusya’dan aşağı kalmayan bir kararlılıkla karşılamaktadır. ABD emperyalizminin izlediği saldırgan politikaların bu iki ülkeyi, Rusya ve Çin’i birbirine daha da yakınlaştırması bu meydan okumalara ayrı bir güç ve anlam da kazandırmaktadır.
- Ukrayna savaşının ardından Batıda asıl önemli gelişme, Almanya’nın yeniden geniş çaplı bir silahlanma yolunu tutmasıdır. Bu gerçekte batılı emperyalist kamp içindeki kenetlenmenin orta vadedeki en zayıf noktasıdır. Alman emperyalizmi, Ukrayna savaşını bir fırsata çevirerek, bu alanda denebilir ki tarihi önemde bir hamle yapmıştır. Henüz herhangi bir biçimde dışa vurulmasa da, bu adımın daha şimdiden Avrupa’nın kendi bünyesinde geleceğe dönük kaygılar uyandırdığından kuşku duyulmamalıdır.
- Almanya iktisadi, mali ve elbette politik planda çoktandır Avrupa’nın tartışmasız lideridir. Fakat Avrupa’nın öteki büyük güçleri, özellikle de Fransa ve İngiltere, onu askeri açıdan dengeliyor ve tamamlıyor olmanın güveni ve rahatlığı içinde idiler. Oysa tuttuğu yolda ilerlediği takdirde (ki kuşkusuz öyle de olacaktır) Almanya aynı zamanda askeri açıdan da Avrupa’nın lideri konumuna yerleşecektir. Son otuz yılda önüne çıkan fırsatları en iyi biçimde değerlendirerek, İkinci Dünya Savaşı’ndaki ağır suçlarının ürünü bir dizi engeli ya da sınırlamayı sıçramalı adımlarla aşmayı başarmış bir Almanya var orta yerde.
- Ukrayna savaşının ardından ABD’nin NATO’da ve Avrupa’da konumunu yeniden güçlendirmiş olmasının ise tersinden Almanya’yı, yanı sıra özellikle Fransa’yı rahatsız ettiği de aynı gerçeğin öteki yönüdür. Yine de bunu görmezlikten gelmek özellikle Almanya için amaca daha uygundur. Bugün onun için önemli olan, tam da Ukrayna savaşı sayesinde, kendisine yeniden sınırsızca silahlanma yolunun açılmış olmasıdır. Bu büyük bir stratejik kazanımdır ve Almanya’yı emperyalist dünyanın yarınki güç ilişkilerinde daha etkin yeni konumlara taşıyacağına kuşku yoktur.
- Bütün bunlardan çıkan sonuç, batılı emperyalistler arasında bugün pekişmiş gibi görünen ilişkilerin gerçekte yapısal zaaflar taşıdığı, dolayısıyla yeni gelişmelere bağlı olarak yeniden gevşeme, hatta giderek çözülme potansiyeli taşıdığıdır.
Savaşın iktisadi, sosyal ve siyasal sonuçları
- TKİP, Ukrayna savaşının hemen ardından yaptığı kapsamlı değerlendirmede, savaşın muhtemel iktisadi ve sosyal sonuçları hakkında şunları söylemişti:
“... günümüzün kapitalist dünya ekonomisi, birbirine bin bir bağla sıkı sıkıya bağlı organik bir bütündür. Dolayısıyla şu veya bu ülkeyi hedef alan ekonomik-finansal ambargo, aynı zamanda sistemin bütününü de gerisin geri vuran bir silahtır. Hele de hedef ülke, ekonomisi önemsiz nispeten küçük bir ülke değil de, özellikle pazar ve hammadde kaynağı bakımından son derece önemli bir büyük ülke olarak Rusya’ysa. Rusya’ya uygulanan ambargo batılı kapitalist tekeller kadar özellikle yakıt ve gıda fiyatları üzerinden geniş tüketici kitlelerini de derinden etkileyecek, böylece sistemin çok yönlü krizini de ağırlaştıracaktır.” (Emperyalist dünya ve Ukrayna krizi, 27 Şubat 2022)
- Savaşı izleyen dönemin gelişmeleri bu değerlendirmeyi doğrulamıştır. Gelinen yerde savaşın kendisinden çok yol açtığı iktisadi ve sosyal sonuçlar, özellikle de enerji ve gıda fiyatlarındaki sonu belirsiz artışlar öne çıkmakta, bu durum dünya ölçüsünde çok geniş kitlelerin yaşamını dolaysız olarak etkilemektedir. İki yıl boyunca pandeminin yarattığı yükleri kitlelere fatura eden kapitalist hükümetler, bu alanda henüz hiçbir soluklanma yaşanmamışken, buna bu kez de Ukrayna savaşının yarattığı yükleri eklemiş durumdalar. Silahlanmaya ayrılan devasa mali kaynaklar durumu daha da ağırlaştırmaktadır.
- Batılı hükümetler Rusya’yı şeytanlaştırarak bu politikayı kitlelere kabul ettirmek doğrultusunda halen hummalı bir çaba içindeler. Ama her geçen gün bu çabanın etkisini zayıflatmakta, emekçiler arasında savaş gerçeğine ilişkin yeni sorgulamaların önünü açmaktadır. Bu onları savaşın gerçek nedenlerinin yanı sıra, neden savaşı durdurmak için gerçek bir politik-diplomatik çaba yürütülmediğini de sorgulamaya itecektir. Savaşın uzaması sosyal krizi ağırlaştıracak, böylece sosyal hoşnutsuzluğa yeni boyutlar ekleyecektir. Kitlelerin en hayati ihtiyaçları ile militarizm ve savaş arasındaki karşıtlık daha görünür hale gelecektir.
- Rusya’ya karşı uygulanan kapsamlı ambargonun asıl yıkıcı sonucu, kapitalist dünya ekonomisinin işleyişinin belirgin biçimde bozulması olmuştur. Finansal ve ticari sistemdeki bütünlük ortadan kalkmış, sermaye ve meta dolaşımı belirgin biçimde zaafa uğramış, bu arada sistemin işleyişinde yerleşik ve dokunulmaz gibi görünen uluslararası kurallara olan güven yerle bir olmuştur. Batılı emperyalistlerin bu alanda sahip oldukları üstünlükleri böylesi kriz anlarında birer saldırı aracına dönüştürmeleri, kaçınılmaz olarak daha şimdiden alternatif çözüm arayışlarını hızlandırmış, böylece de yeni finansal ve ticari bloklaşmaların önü açılmıştır. Savaşın bir biçimde sonuçlanmasının ardından bu süreçler elbette hız kesecek, muhtemelen şimdiki histerinin tahribatı da belli sınırlarda onarılacaktır. Ama artık eskiye dönüş olmayacaktır. Kapitalist-emperyalist dünyanın yeni iktisadi düzeni bunu gözeten yeni adımlar ve önlemlerle biçimlenecektir.
- Ukrayna savaşının daha şimdiden açığa çıkan çok önemli ideolojik, kültürel ve moral sonuçları da var. Bunlardan denilebilir ki en önemlisi, Batı toplumlarının derinliklerinde hep yaşayagelen ırkçılığın, Ukrayna savaşıyla birlikte, kendini Rus olan herşeye düşmanlık üzerinden en kaba biçimler içinde açığa vurmasıdır. Aynı ırkçı zihniyet aynı kabalıkta hükümetlerce izlenen mülteci politikaları üzerinden de açığa çıkmıştır. Bugün Ukrayna için hiç değilse görünürde histerik bir duyarlılık gösteren emperyalist Batı dünyası, bizzat sorumlusu ve yürütücüsü olduğu savaşların yol açtığı insani sorunlara karşı tam bir ilgisizlik içinde olmuştur. Bugün savaştan kaçan Ukraynalılara kapılarını ardına kadar açanlar, uzun yıllardır bizzat kendilerinin sebep olduğu savaşların mağdurlarına kapılarını sımsıkı kapatmak için her yola başvurabilmişlerdir.
- Ukrayna krizi ve savaşı, emperyalist Batının o pek övündüğü liberal demokrasinin gerçek sınırlarını da ortaya koymuştur. Savaş patlak verir vermez Rus kaynaklarından haber almak hak ve olanağı resmen ve fiilen ortadan kaldırılmış, kitleler Batılı kaynakların tek yanlı enformasyon ve propagandasına mecbur ve mahkûm bırakılmıştır. Tek yanlı olarak şartlandırılmış resmi kamuoyunun özel basıncı altında, düşünce ve ifade özgürlüğüne de büyük darbeler vurulmuştur. İnsanlar düşüncelerini açıklamaya ve kendi kabulleri doğrultusunda tutum almaya zorlanmışlardır.
- Siyasal kriz ya da savaş durumlarında temel hak ve özgürlüklerin anında baskı altına alınması, duruma göre tümden ortadan kaldırılması, tarihsel olarak Batının o pek övünülen liberal geleneğinin ayrılmaz bir parçasıdır. Ama resmen içinde yer almıyor göründükleri bir savaş durumunda bile bunu yapanların, savaşın doğrudan tarafı durumuna geldiklerinde daha neler yapabileceklerini kestirmek zor değildir.
Barış mücadelesi
- Yeni bir emperyalist dünya savaşı, herkesin hemfikir olduğu gibi ancak bir nükleer savaş olabilir. Bu da kapitalist barbarlığın insanlığı nihai bir çöküşe götürmesi anlamına gelir. Bu gerçek, emperyalizme ve militarizme karşı, emperyalist saldırganlığa ve savaşa karşı, etkili bir barış mücadelesinin güncel önemini ortaya koymaktadır. Bu mücadele devrimci bir bakış açısıyla ele alınıp yürütülmeli, ama halen sürdürülmekte olan savaşın derhal durdurulması acil talebini de içermelidir. Partimizin savaşın ilk günlerinde yayınladığı kapsamlı açıklamanın “Emperyalist taraflar Ukrayna’dan ellerini derhal çekmelidirler!” başlıklı son bölümü, barış talebinin o günkü acil gereklerini de içermektedir. Burada ortaya konulan çerçeve esası yönünden bugün de geçerliliğini korumaktadır.
(www.tkip.org)