Azadiya Welat gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş, haber takibi için gittiği Cizre'de bulunduğu evin bombalanması ardından sığındığı bodrumda barbarca katledilmişti. Katliamın ardından 4 ay sonra da sermaye devleti katlettiği gazeteci Aktaş hakkında 7.5 yıl hapis istemiyle dava açtı. “İfadeye gelmediği” bahanesiyle de Aktaş hakkında “yakalama” kararı çıkarıldı.
Dihaber’de yer alan habere göre, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, sokağa çıkma yasağının ilan edildiği Şırnak’ın Cizre ilçesinde haber takibi yaptığı sırada yaralanan ve sığındığı bodrumda öldürülen Azadiya Welat gazetesi Yazı İşleri Müdürü Rohat Aktaş hakkında öldükten 4 ay sonra açtığı davada, ifadeye gelmediği için yakalama kararı çıkardı.
İfadesi alınmayan Aktaş hakkında yakalama kararı
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan ve Diyarbakır 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nce kabul edilen 10 sayfalık iddianamede, KHK ile geçtiğimiz yıl kapatılan Azadiya Welat gazetesinin Kasım ve Aralık 2015'te yayınlanan 16 sayısında “örgüt propagandası” yapıldığı iddiasıyla Yazı İşleri Müdürü Aktaş hakkında 7.5 yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılması istendi.
Savcı, "Suç unsuru" içerdiğini iddia ettiği gazete sayılarındaki haber ve yazı sahiplerinin kimlik bilgilerinin tespit edilmediğini belirtti. 5187 Sayılı Basın Kanunu’nun 11. Maddesi'nin gazetede suç unsuru olarak görülen eserlerin sahipleri tespit edilmediğinde sorumlu yazı işleri müdürünün sorumlu tutulacağı yönündeki hükme yer veren savcı, “Söz konusu 16 adet gazetenin sorumlu müdürünün şüpheli Rohat Aktaş olduğunun tespit edildiği, şüpheliye ulaşılamadığı, bu nedenle hakkında 9 Mayıs 2016 tarihinde yakalama emri düzenlendiği”ni kaydetti.
Basın Kanunu'na göre gazete gibi süreli eserlerde eserin Cumhuriyet Başsavcılığı'na teslim edildiği tarihten itibaren 4 ay içerisinde dava açılmasının zorunlu olduğunu öne süren savcı, “Söz konusu dosyada gazetelerin Küçükçekmece Başsavcılığı'na 11/01/2016 tarihinde teslim edildiği, dört aylık sürenin 11/05/2016 tarihinde teslim edildiği ve dört aylık sürenin 11/05/2016 tarihinde dolduğu, bu süreden önce kamu davası açılması gerektiği, iddianamenin değerlendirme aşamasında bu sürenin göz önünde bulundurulması Azadiya Welat gazatesinin Kürtçe olması sebebiyle suç unsurlarının tespit edilmesi ve bu suç unsurlarının tercüme edilmek üzere bilirkişi tayin edildiği" ifade edildi.
Tahir Elçi için yayınlanan başsağlığı mesajı 'suç' sayıldı
Savcı, Türkçe tercümesi için bilirkişiye gönderilen gazetenin 16 sayısındaki toplam 63 haberin Türkçe tercümesine iddianamede yer verdi. Haberlerde yer verilen, Sur'da katledilen Tahir Elçi'nin cenaze törenine ilişkin fotoğraflar, atılan sloganlara, KCK Yürütme Konseyi'nin Elçi için yayınlandığı başsağlığı mesajı, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın fotoğrafları, yaşamını yitiren PKK'liler için yayınlanan anma mesajları, YPG'nin IŞİD ile girilen çatışmada yaşamını yitiren üyelerine ilişkin yaptığı açıklama ile YPG ve PKK üyelerinin silahlı fotoğrafları suç unsuru olarak gösterildi. Savcı, gazetede yayınlanan haberlerde, PKK ve KCK'nin "Cebir, şiddet ve tehdit içeren yöntemlerini meşru gösterecek ve bu yöntemlere başvurmayı teşvik edecek şekilde örgütün propagandası yapıldığını" ileri sürerek, Aktaş'ın üzerine atılı suçu işlediğini savunarak, cezalandırılmasını istedi.
Davanın yargılaması Diyarbakır 4. Ağır Ceza Ağır Ceza Mahkemesi'nde devam ederken, Aktaş "Yakalanamadığı" için duruşma Mayıs ayına ertelendi.
Aktaş bodrumda yakılarak katledilmişti
Yaşamını yitirdiğinde 19 yaşında olan Aktaş, haber takibi için gittiği Cizre'nin Cudi Mahallesi’nde kaldığı evin tanklarla bombalanması sonucunda yaralanmış, birçok yaralı ile birlikte bir binanın bodrumuna sığınmıştı. Bodrumda kaldığı sürede Aktaş ile en son telefonla 6 Şubat 2016'da iletişim sağlanmış, daha sonra bir daha haber alınamamıştı.
Aktaş ile birlikte bodruma sığınan yaralıların tahliye edilmesi ve hastanede tedavi edilmesi için yapılan girişimler, asker ve polislerce engellenmişti. Yakıldığı için teşhis edilmeyen cenazelerin belirlenmesi için ailenin verdiği kan örneği üzerinden yapılan DNA eşleşmesi sonucunda Aktaş'ın cenazesinin Habur Sınır Kapısı'nda geçici olarak kurulan Adli Tıp Kurumu'nda olduğu ortaya çıkmıştı.
24 Şubat 2016 tarihinde kimlik bilgileri tespit edilen Aktaş ve aynı bodrumda katledilen DBP PM üyesi Mehmet Yavuzel’in cenazeleri, 26 Şubat 2016’da Urfa’nın Suruç ilçesinde düzenlenen kitlesel bir törenle yan yana defnedilmişti.