İstanbul Barosu Başkanı ve Yönetim Kurulu üyelerine yönelik hukuksuz saldırılara tepkiler sürüyor.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB ortak yazılı açıklama yaparak saldırılara tepki gösterdi. Anayasal hükümlerin hatırlatıldığı açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Bu tür antidemokratik girişimler yalnızca İstanbul Barosu’nu hedef almakla sınırlı kalmamakta, aynı zamanda toplumun demokrasiye ve adalete olan inancını da zayıflatmaktadır. Çoklu baro yasasıyla bölünmeye çalışılan baroların bu kez de yargı sopasıyla susturulmaya çalışması iktidarın tüm demokratik kesimlere yönelik baskısının bir yansımasıdır. Siyasal iktidarın içerisine düştüğü her krizde toplumsal muhalefete gösterdiği bu saldırılar kabul edilemez. Bu hukuksuzluktan derhal vazgeçilmeli, demokratik seçimlerle ele geçiremedikleri İstanbul Barosu yönetimini bu ve benzeri tepeden inme operasyonlarla etkisiz kılma ve itibarsızlaştırma girişimlerine son verilmelidir.”
ÇHD: Savunma susmadı, susmayacak!
ÇHD İstanbul Şubesi de hukuki değerlendirmeler yaptığı açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Açılan dava ve soruşturmalar, yalnızca İstanbul Barosu yönetimini değil mesleğimizin temsilcisi olan tüm baroları ve 250 bin avukatı hedef almaktadır. Mesleğimizi uzun zamandır hedef tahtasına oturtmuş olan AKP iktidarı, avukatları kriminalize etme, ruhsat gaspı, avukat yargılamaları, tutuklamalar, baroları bölme, HMGS gibi hamleler ile avukatları ehlileştirmek, mesleğimizi itibarsızlaştırarak halkın savunma hakkını yok etmek istemektedir. Bu çabalarına rağmen siyasal iktidar, mesleğimizi sahiplenmemizin önüne hiçbir zaman geçememiştir. Çoklu baro düzenlemesi ile baroların etkisini kırmak istemiş, karşısında cübbeleriyle yürüyen on binlerce avukatı bulmuş; sonunda düzenlemeyi yapsa dahi baroları bölmeyi fiilen başaramamıştır. Bunun son örneğini, 2024 yılındaki Baroların Genel Kurullarında tüm hedef göstermelere, tehdit ve baskılara rağmen hesap soran, hak arayan, halkın hak mücadelesini kendi sesiyle kürsülere taşıyan avukatlar, memleketin dört bir yanında göstermiştir.
Bugün baromuza yönelen bu saldırıyı, tıpkı bundan önce mesleğimize yönelen diğer saldırılar gibi münferit bir vaka olarak değil, savunmayı hedef alan ve bundan sonra da devam ettirilmek istenen saldırıların önemli bir adımı olarak görüyoruz. Bu saldırıya karşı başta İstanbul Barosu olmak üzere tüm baroların, hukuk kurumlarının ve mesleğimizin onurunu ve temsil ettiği değerleri korumak isteyen tüm meslektaşlarımızın hep bir ağızdan gür bir sesle ses çıkarması gerekmektedir.
Mesleğimize yönelik hiçbir saldırı karşısında geri adım atmadık, atmayacağız. Tekrar, daha güçlü bir şekilde haykırıyoruz: Savunma susmadı, susmayacak!"