“Veysel yoldaş kaygamızda yaşıyor!”

Veysel yoldaş, dünya senin bıraktığından daha iyi bir durumda değil. Her yerde kriz, savaş, göç, açlık ve issizlik var. Almanya da savaş politiklarına tam gaz devam ediyor.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 28 Aralık 2024
  • 10:30

Veysel Akgül yoldaşın aramızdan ayrılışının 4. yıl dönümünde 24 Aralık’ta Frankfurt’ta yapılan anma etkinliğinde yapılan konuşmayı yayınlıyoruz…

Değerli dostlar, sevgili yoldaşlar,

Veysel yoldaşın aramızdan ayrılışının 4. yıl dönümünde, onu bir kez daha anmak amacıyla düzenlediğimiz bu etkinliğe katılarak bizi yalnız bırakmadığınız için hepinize teşekkür ederiz. Hoş geldiniz!

Sevgili Veysel, bize zamansız ve apansız veda etmenin üzerinden dört yıl geçti. Bizler açısından bu, her zamankinden daha uzun koca dört yıldı. Oysa tarihsel açıdan bakarsak lafı bile edilmez kısacık bir zaman dilimi. Fakat bu dört yıla bile tarihsel diyebileceğimiz çok sayıda olay sığdı. Zira herşey gibi, tarih de çok hızlı akıyor artık. Diğer olaylar bir yana, bir aydan bile daha kısa bir sürede Suriye’de olup bitenler bunu kanıtlar niteliktedir.

***

Veysel yoldaş, bize veda ettiğinde pandeminin tam ortasındaydık. Senden sonra da enaz bir yıl daha pandemi belasıyla boğuşmaya devam ettik. Pandemi nihayet tüm dünyada on milyonlarca insanın yaşamına mal olduktan sonra geride kaldı. Bunların büyük çoğunluğu seninle aynı sınıftan işçi ve emekçilerdi. Pandemide işçi ve emekçileri ölümün kucağına iten düzenin efendileri, bundan zerre kadar gocunmuş değiller. Halen daha fazla kar, rekabet ve paylaşım uğruna kaynakları tüketmeye ve yaşlı dünyamızın bağrını deşmeye devam ediyorlar. Daha büyük felakatlere zemin hazırlamaktan asla geri durmuyorlar.

Savaş, bu insanlık dışı sistemin insanlığı karşı karşıya bıraktığı en büyük melanetlerden biri olmaya devam ediyor. Afganistan, Irak, Libya ve Suriye’nin, ABD başta olmak üzere, batılı emperyalistler ile onların bölgesel uşakları tarafından yakılıp yıkılmasına sen de tanık olmuştun.  

Senden sonra, insanların pandemi sonrası nefeslenmesine bile izin vermeden, emperyalistler dünyayı yeniden paylaşmak için ve dahası hegemonya krizinin ürünü olarak, Ukrayna’da savaş çıkardılar. Şubat 2022’den beri, yaklaşık üç yıldır Ukrayna büyük oranda yıkıldı. Karşılıklı olarak yüzbinlerce kişi hayatını kaybederken, milyonlarca kişi yerini yurdunu terketmek zorunda kaldı. 

Bunun ardından Filistin’de, tarihin gördüğü en büyük barbarlıklardan biri sergilendi. Siyonist savaş makinası, batılı emperyalistlerin tam desteği ile bir yılı aşkındır Filistin’de taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadı adeta. Siyonist İsrail Filistin’de tam bir soykırım gerçekleştiriyor. Resmi verilere göre yaklaşık 50 bin kişi katledildi. Yüzbini aşkın kişi yaralandı. Katledilenlerin büyük bir çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşuyor. Çocuklar, ah çocuklar, şeker bile yiyemeden, kağıt gibi yakıldılar tonluk bombalarla.

Sadece siyonistler değil kuşkusuz, onların asıl güç aldıkları tüm emperyalistler ve onlara destek veren herkes Filistin halkının katilidir. Hepsinin elinde Filistin halkının kanı vardır. Filistin halkı çok büyük bir bedel ödedi kuşkusuz. Fakat emperyalistlerin yüzündeki demokrasi, insan hakları ve adalet maskesini düşürmeyi de başardı. Eli kolu bağlı Filisitin’i en modern savaş araçlarıyla yakıp yıkmaktan daha kolay ne olabilir ki? Bu onlar için asla bir zafer değildir. Olsa olsa ne kadar barbar ve insanlık düşmanı olduklarının kanıtı olabilir ancak. Filistin halkı canı ve kanıyla direnerek, onların yüzündeki sahte maskeleri indirmiş, barbarlıkları tüm görkemiyle ortaya çıkmıştır.

Siyonistler Filistin’de döktükleri kana doymadılar. Savaşı Lübnan’a da taşırdılar. Lübnan’ı da haftalarca bombalayıp binlerce kişiyi katlettiler. Bununla da yetinmeyip, kirli çıkarları için aynı kanlı senaryoyu şimdi de Suriye’de sahneye koyuyorlar. 13 yıl boyunca dünyanın dört bir yanından taşıdıkları cihatçı çeteler eliyle yakıp yıktıkları Suriye’nin geri kalanını da aralarında pay etmek için harekete geçtiler. 

Dün terör listelerine koydukları ve ele başlarının başına 10 milyon dolar ödül koydukları cihatçı teröristleri, bugün tüm dünyaya, özgürlük savaşçısı, demokrat ve hatta devrimci diye pazarlamaya çalışıyorlar. İki yüzlülükte, riyakarlıkta, utanmazlıkta ve yalancılıkta hiçbir sınır tanımıyorlar.

Suriye’nin  yıkılmasında ve paylaşılmasında Türk sermaye devleti de başından beri birinci derecede rol oynadı. Emperyalistlerin bölgedeki planlarının taşeronu oldu. Erdoğan bunu, “ben BOP’un eşbaşkanıyım” diyerek bizzat kendi ağzından teyit etmişti. Suriye iç savaşında tetikçi olarak kullanılan Cihatçı çeteler Türkiye üzerinden bölgeye taşındı. Türk devleti yıllarca onları silahlandırdı, eğitti, korudu, tedavi etti ve dahası on binlercesini doğrudan maaşa bağladı.

Kürt halkının her türlü kazanımını varlığı için bir tehdit olarak gören, Rojava’yı ortadan kaldırmak için can atan faşist sermaye devleti ve başındaki Erdoğan, dünyanın en barbar çetelerini Suriye’nin muhalif güçleri diye dünyaya pazarlamaya çalışıyor. Onlar üzerinden Suriye ganimetinden pay almak ve yeniden depreşen Neo-Osmanlıcı, yayılmacı heveslerini tatmin etmeye çalışıyor.

Ortadoğu halklarını bugünkü kaos ve istikrarsızlık ortamından çıkaracak biricik şey, emperyalizme ve siyanizme, bölge gericiliği ile her türden feodal gericiliğe karşı; farklı miliyet, etkin köken, din veya mezhepten insanları birleştirip kaynaştıracak olan devrimci- demokratik ve laik bir program ve önderliktir. 

Ne bölgenin gerici rejimleri, ne ultra mezhepçi cihatçı yapılar ne de feodal işiretler, hiçbiri halkların bir arada kardeşçe yaşamasını sağlama yeteneğinde değillerdir. Suriye ve bölge halklarının henüz bu mertebeden oldukça uzak olduğu düşünülürse, ağır bedeller ödemesi maalesef kaçınılmaz görünüyor. 

***

Kapitalist sistem insanlığı sadece savaşlarla tüketmiyor kuşkusuz. Yoksullukla, açlıkla, yozlaştırarak da yok ediyor. Bu sistemde depremler, seller ve fırtınalar da katliamlara dönüşüyor. 6 Şubat 2023’te, senin memleketin Elbistan’ın da merkez üssü olduğu büyük bir deprem yaşandı Veysel yoldaş. Sizin köyler de nasibini aldı bundan. Onbinlerce kişi diri diri toprağa gömüldü. Deprem yıkıntılarından bile rant devşirmeye çalışanlar, toplumu çürütmeye devam ediyor. Yeni doğan bebeklerin ölümlerinden bile maddi çıkar sağlayan insanlar türedi memlekette, bundan ötesi var mı?

Veysel yoldaş, dünya senin bıraktığından daha iyi bir durumda değil. Her yerde kriz, savaş, göç, açlık ve issizlik var. Almanya da savaş politiklarına tam gaz devam ediyor. Militarizm ve silahlanmanın ağır bedeli emekçilere ödetiliyor. On binlerce insan işten atılıyor. Toplum yalan haberlerle savaşın gerekliliğine inandırılmaya çalışılıyor. Avrupanın dört bir yanını faşist iktidarlar sardı.

***

Bizleri soracak olursan, yumruklarımız hala sıkılı yoldaş, merak etme. Bıraktığın boşluğu doldurmak için daha çok çabalıyoruz. Bizlere her gün mezar olan bu düzenin mezarını kazmadan, bize rahat olmadığını daha çok bilince çıkarıyoruz artık. İşimiz kolay değil biliyoruz ama umudumuz büyük. O yüzden en zayıf halkamıza yüklenmeye, devrimci öncüyü büyütme çabamıza devam ediyoruz. Geçen sene, “Devrimi ve devrimci değerlerimizi savunuyoruz!” şairıyla 7. Kongresini gerçekleştiren partimiz, mücadelemizin feneri ve teminatı olmaya devam ediyor.

Veysel yoldaş, hep kötü şeylerden konuştuk ama güzel şeyler de oldu elbette. Sana bir müjdemiz var. Görmeni çok istediğmiz Arjin’imiz doğdu. Dede olmanın hazzını yaşayamamanın burukluğu otursa da yüreğimize; yarım kalmış umutlarımız, mutlu gelecek hayallerimiz onunla büyüyecek artık.

Bu duygu ve düşüncelerle, devrimci anın önünde bir kez daha saygı ile eğiliyoruz.

Yaşasın devrim ve sosyalizm!

Devrimciler ölmez, devrim davası yenilmez!                                                  

Kızıl Bayrak / Frankfurt