Soykırımcı Netanyahu’nun savaş histerisi sürüyor

Filistin halkı topraklarını terk etmedi. Trump’ın etnik temizlik projesini gerçekleştirebilmesi için, hayatta kalan Gazzelileri de öldürmesi gerekiyor. Vahşi soykırımın geri adım attıramadığı bir halk, Trump/Netanyahu faşist ikilisinin tehditleri karşında da beyaz bayrak kaldırmayacaktır.

  • Haber
  • |
  • Dünya
  • |
  • 12 Şubat 2025
  • 08:00

İsrail’in dinci-faşist rejimi, 15 ay boyunca Gazze’de soykırım savaşı yürüttü. Bu soykırım sırasında on binlerce insan katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve sakat bırakıldı. İsrail’in saldırıları Gazze’yi baştan sona enkaza çevirdi. Siyonist İsrail, Gazzelilerin çadırlarda yaşamasına bile tahammül etmiyor. Netanyahu ve başında bulunduğu soykırımcı çete, ABD ile batılı emperyalistlerin sınırsız desteğinden güç alarak korkunç bir saldırganlık sergiledi.

Tüm bunlara rağmen işgalci İsrail ordusu, Gazze’de ilan ettiği hiçbir hedefine ulaşamadı. Filistin halkı da direniş hareketleri de teslim bayrağı çekmeyi reddetti. Siyonist katiller çetesinin yapamadığını ABD Başkanı Donald Trump kendi hedefi ilan etti: Gazze’yi Filistinlilerden arındırıp “turizm cenneti” haline getireceğini söylüyor. 

Trump’ın ölçü tanımaz emperyalist küstahlığı, Tel Aviv’deki çetenin Gazze’de varılan ateşkese uymama eğilimini güçlendirdi. Ateşkese rağmen saldırılara devam eden İsrail, yeniden imar malzemelerinin Gazze’ye girişine de engel oluyor. Netanyahu’nun berbat bir versiyonu Beyaz Saray’da oturunca, sömürgeci küstahlık tavan yaptı. Trump “Filistinliler Ürdün ve Mısır’a gidecek” laflarını tekrarlarken, Netanyahu ise “Filistin devleti Suudi Arabistan’da kurulabilir” diye açıklama yaptı. Emperyalist/siyonist sömürgeci utanmazlık öyle bir noktaya varmış ki, dünyanın dört bir yanından devşirilip Filistin’e getirilenler, toprağın gerçek sahiplerine, “Size burada yaşama hakkı tanımayacağız” diyorlar. 

Soykırım çetesi ile Washington’daki hamileri Gazze için bu tür beyanatlarda bulunurken, Hamas'ın askeri kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları Sözcüsü Ebu Ubeyde, İsrail ateşkes anlaşmasındaki taahhütlerini yerine getirmediği için, 15 Şubat’ta gerçekleştirilmesi beklenen esir takasının askıya alındığını bildirmişti.

Anlaşma, her iki tarafa da yükümlülükler getirdiğinden Filistin tarafının kararı hem haklı hem meşrudur. Zira bir taraf anlaşmaya uymadığı zaman diğer tarafın uyma yükümlülüğü de ortadan kalkar. 

Savaş histerisinden kurtulamayan, soykırım savaşına devam etmek için fırsat kollayan Netanyahu, ateşkes anlaşmasına uymak yerine, savaşı yeniden başlatmakla tehdit etti. Tel Aviv’deki soykırımcının Washington’daki patronu da aynı minvalde açıklama yaptı. Tehdit dozunu artıran Trump, tüm esirlerin cumartesi gününe kadar serbest bırakılmaması halinde ateşkesin iptal edilmesi gerektiğini söyledi. Trump’ın, “Sonra kıyamet kopsun” ifadesini kullanmasından feyz alan Tel Aviv’deki çete, küstahça tehditlerine yenilerini eklemeye başladı. Hem ABD hem İsrail yayılmacı/sömürgecilik üzerine kurulmuş gangster devletlerdir. Kuruluşları gibi varoluşları da gangsterliğe bağlıdır. Dünyaya orman yasalarını egemen kılmaya çalışmaları bundandır. Vahşi güçlerine güveniyor, istedikleri toprağı işgal edebileceklerini, hedef seçtikleri halkı sürebileceklerini var sayıyorlar. 

Bu küstahlık, halkların direniş iradesini yok sayan sınırsız bir kibirle de maluldür. Oysa soykırıma rağmen Filistin halkının direniş iradesini kırmaya muvaffak olamamışlardı. Filistin halkı topraklarını terk etmedi. Trump’ın etnik temizlik projesini gerçekleştirebilmesi için, hayatta kalan Gazzelileri de öldürmesi gerekiyor. Vahşi soykırımın geri adım attıramadığı bir halk, Trump/Netanyahu faşist ikilisinin tehditleri karşında da beyaz bayrak kaldırmayacaktır.