Geleneksel Luxemburg-Liebknecht-Lenin yürüyüşü, bu yıl “Enternasyonalizm ve tüm ezilen halklarla dayanışma için”çağrısıyla düzenlendi.
Yürüyüş için binlerce kişi, her yıl olduğu gibi pazar sabahı Frankfurter Tor’da toplanmaya başladı. Kortejlerin oluşturulmasının ardından saat 10.30’da yürüyüş başladı.
En önde “Luxemburg-Liebknecht-Lenin / Hiç kimse unutulmadı! Ayağa kalkın ve direnin!” ortak pankartı ile çeşitli grupların bayrak ve flamalarını taşıyan karma grup yer aldı. Çok sayıda pankart ve flamalarla kendi kortejlerini oluşturan SDAJ (DKP gençliği), Rote Jugend, MLPD-REBELL, Kommunistischer Aufbau (KA) en kalabalık katılımı oluşturan Alman parti ve örgütleriydi. Revolutionärer Jugendbund (RJ), Linksjugend/Solid, Young Strugle gibi gençlik grupları da nispeten derli toplu bir katılımla eylemdelerdi. Bunlar dışında Almanya merkezli çok sayıda irili ufaklı kolektif ve grup pankart, flama ve dövizlerle sembolik katılım gerçekleştirdiler. Filistin Bloku, Yunan Komünist Partisi, İspanya Komünist Partisi vb. dışında göçmen-yabancı örgüt ve kurumların ana gövdesini Türkiyeli gruplar oluşturdular. Sınıf devrimcileri “21. yüzyıl sosyalizme ait olacaktır! / TKİP” pankartı arkasında yürüdüler. Yürüyüşte BİR-KAR da flamalarıyla yar aldı.
Son yıllarda giderek öne çıkan gençlik katılımı bu yıl çok daha belirgindi. Katılımdaki gençlik ağırlığı yürüyüşün baştan sona coşkulu bir atmosferde geçmesini sağladı. Toplanma yerinden başlayarak anıt mezara kadar başta “Viva viva Palestine!”, “Free Free Palestine!” gibi Filistin’le dayanışma sloganları olmak üzere, emperyalist savaş, militarizm, kapitalizm, faşizm karşıtı şiarlar, devrim ve sosyalizm seçeneğine işaret eden, enternasyonal dayanışmayı vurgulayan sloganlar hiç susmadı. Filistin’deki soykırım vahşeti ve Ukrayna savaşı konulu sloganlar ile genel devrimci şiarlar pankart ve dövizlerde de yaygınlıkla kullanılmıştı.
Eylem, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da polis provokasyonu ve saldırısına sahne oldu. Bunun işaretleri toplanma yerindeki dikkat çekici yoğunluktaki polis yığınağıyla verilmişti. Nitekim yürüyüşün daha başlangıcında Filistin bloku ile hemen arkasında yer alan gençlik grupları sık sık polisin kenardan pankart çekiştirme, döviz ve sloganlara müdahale vb. tacizine uğradı. Çok geçmeden yürüyüş kolunu ikiye bölen polis, jop-tekme-yumruklarla saldırıp çok sayıda (basına yansıdığına göre yirmi civarında) gözaltı yaptı. Gençlerden biri polis şiddeti nedeniyle bilincini kaybetti, olay yerinde kalp masajıyla hayata döndürülebildi. Dörtten fazla genç yaralanmalar nedeniyle hastaneye kaldırıldı. Saldırının başlangıcından itibaren farklı gençlik grupları da olay yerine yığılarak, polis şiddetine karşı militan bir tutum sergilediler. Bu genel militan dayanışma tutumu karşısında polis geri çekildi ve yürüyüş, sonrasında olaysız devam edebildi.
LLL anma eylemi kortejlerin Friedrichsfelde’deki Sosyalistler Anıtı’na ulaşması ve kitlenin anıt mezarları ziyaret etmesinin ardından sona erdi.
Bu yıl polis saldırılarının yaşandığı andan itibaren polis sözcüleri ve sermaye basını, toplanma ve gösteri yasalarında polisin zorbalığına daha çok alan açılması anlamına gelen değişiklikler gerektiğini dillendirmeye başladılar. Oysa birkaç yıl öncesinden itibaren bu açıdan zaten hak gaspı ve yoğun baskı anlamına gelen değişiklikler yapılmıştı. Eylemlere yönelik son yıllardaki polis saldırganlığının üzerine bir de daha fazla değişiklik dillendirilmesi, Alman devletinin gemi iyice azıya alacağını gösteriyor.
Kızıl Bayrak / Berlin